Ekonomide 2010 beklentileri neler?

Küresel krizin etkilerinin artarak bitmeme ettiği 2009 yılının serencam aylarına doğru tutum göstergelerinde gözlenen ”iyileşmeler”, Türkiye hisse senedi dünyasının 2010 yılına ilgilendiren beklentilerini olumluya çevirdi. Kriz, üretim, dış satım, envestisman ve istihdam üzere temel verilerde meydana gelen düşüşlerle kendisini gösterirken, bütün ülkeler uygulamaya koydukları türlü tılsım paketleriyle, krizin mevki ekonomileri üzerindeki etkilerini hafifletmeye çalıştı. Dünyada ve Türkiye’bile yılın akıbet aylarında hesaplı göstergelerde gözlenen gelişmelerin, ati yıla ilişkin olumlu sinyaller verdiği rapor edilse bile ekonomide ”toparlanma” ve iyileşmeye geçiş sürecinin halen belirsizliğini koruduğu belirtiliyor. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Dışişleri Komisyonu Başkanı, Sabancı Ana Ortaklık Uyumsuz Grubu Başkanı Haluk Dinçer, 2010 yılında acun ekonomisinde acul tıpkı büyüme beklenmediğini, zımnında küresel ekonominin entegre bir parçası olan Türkiye’nin üstelik faziletkâr nema hızına ulaşmasının dayanıklı türlü olmadığını söyledi. -”BARDAĞIN MEŞGUL, TARAFINI GÖRÜP DAHA İYİSİ YAPILABİLİR”- Ölçülü Vadeli Program’ın gayet muhafazakar hedefler içerdiğini kaydeden Dinçer, ”Hızla mütezayit bütçe açıkları zımnında Hükümetin de eli kolu sınırlı. Dünyanın önde mevrut ülkelerinin uyguladığı genişleyici dünyalık ve maliye politikalarının uygulanması gündemde değil. Nitelik böyle olunca, Türkiye’nin elindeki silahlar ayrımsız tarafta hayatiyetli bankacılık sektörü, başka tarafta hareket dünyasının girişimci ruhu, yaratıcılığı ve krizlerle baş edebilme becerisidir” diye konuştu. Dinçer, 2010 amacıyla Ölçülü Vadeli Program’bile öngörülenden daha optimist olduğunu tabir ederek, ”Kendimize güvenelim. Hükümet ve hareket dünyası ortada oluşturulacak aktif diyalogla, eş akılla Türkiye 2010’üstelik yüzde 5 büyümeyi aşacaktır” dedi. Programda öngörülen yüzdelik 3,5, yüzdelik 4 ve yüzde 5’lik nema hedeflerinin kimsenin heves etmediği kadar düşük seviyeler olduğunu tamlayan Dinçer, bu nema değerlerinin, ülkedeki aylaklık sorununu çözmeye yetmeyeceğinin ve dünyanın içre bulunduğu el ortamda Türkiye’nin rakiplik gücü edinim fırsatını bile kaçırmasına sebep olacağının altını çizdi. Dinçer, Teşrinievvel ayı Sanayi Istihsal Endeksi sonuçlarının rüya verici olduğuna bel ederek, ”bardağın kirci,tarafını görüp, moralleri yüksek sara, elan iyisinin yapılabileceğini vurguladı. Türkiye ekonomisini önümüzdeki gün etkileyebilecek yeryüzü majör riskin, ülkedeki siyasal iklim olduğunu kaydeden Dinçer, ”Sert söylemler, kutuplaşmalar, gerginlikler, kırılgan bire bir dönemden güzeşte ekonomimizde politik riski seçkin zamankinden elan çok yükseltti. Türkiye’da politik huzurun sağlanması için liderlere yüce görevler düşüyor. Hırçın halde bunun faturası haddinden fazla bati tamam” değerlendirmesinde bulundu. Dinçer, IMF anlaşmasına ilgili kendisine dahi dünyada kriz sonrası dengelerin baştan sağlanması amacıyla G-20 toplantılarında IMF’e yeni afi verildiğini, Fonun önceliğinin, ”Türkiye’nin dahi zarfında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere müzaheret etmek ve bodur sürede faziletkâr büyüme hızına kavuşmalarını bulmak” adına belirlendiğini hatırlatarak, dünyanın ve IMF’nin Türkiye’yle anlaşmaya ihtiyacı olduğunu, farklı taraftan Türkiye’nin kamu namus borcu dengesinin pahal seyretmesinin, yüksek bütçe açıklarının, ülke kaynaklarının hazineye akmasına kat açtığını ve faziletli nema amacıyla mukteza finansman imkanlarını sınırlandırdığını anlattı. Haluk Dinçer, ”Dolayısıyla Türkiye’nin dahi IMF ile anlaşmaya ihtiyacı var. Aynı yılı aşkın süredir müşavere edilen anlaşmada benzeri sona gelindiğini ve geçenlerde açıklanacağını umuyorum” dedi. -”KAYIPLARIN TELAFİSİ, 2001’E GÖRE ELAN MUFASSAL SÜRECEK”- İstanbul Endüstri Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Tezyifkâr ise endüstri sektörünün, ekonominin lokomotifi olduğunu belirterek, 2008’da başlayan olumsuzlukların 2009’da artarak bitmeme ettiğini ve 2009’un Türkiye sanayisi amacıyla zor yıllardan biri olduğunu kaydetti. Sıradan, 2009’un 10 kocaoğlan böylece uran üretiminin yüzde 13,1 oranında küçüldüğünü, ilk teşrin ayında geçmiş yıla göre yüzdelik 6,5 oranında artmasıyla, uran üretiminde 2008 Ağustos ayından itibaren 14 ay kesintisiz devam eden küçülme sürecinin, beklenenden önceki ve öngörülenden daha yüksek çoğalma oranıyla akıbet bulduğunu dile getirerek, verileri şöyle değerlendirdi: ”Bu olumlu evolüsyon, moralleri aynı cirim düzeltse üstelik endüstri üretiminin henüz abra kazanmadığı unutulmamalıdır. Yayımlanan iktisadi programda, 2010 yılında GSYİH’nın yüzde 3,5 uran sektörünün birlikte yüzdelik 4,4 oranında büyümesi öngörülmektedir. Ekonomide lokomotiflik görevi esasen sanayimizden beklenmektedir. Sanayide üretimin seyrini ise bağırsak ve aut talepteki gelişmeler belirleyecektir. 2010 yılında gömlek halkı tüketim harcamalarının yüzde 2,5 ihracatın ise dolar bazında yüzde 11,5 oranında artması beklenmektedir. İç tüketimdeki yüzde 2,5’lik artışla sanayide yüzde 4,4’lük tahaccüm elde edilmesi, bulunan kapsam itibariyle yavaş görünmektedir. Filvaki Mütemmim Hamaset Endeksi’ndeki son genişlik, iç talepte iyileşmenin bati seyredeceğine işaret etmektedir. Fakat sonuç dönemde, oldukça de olsa tıpkı çırağ ihracattan gelmektedir. İhracatımız, teşrinievvel ayında, 13 ay aradan bilahare ilk kez kalık, çoğalma teşrinisani ayında da devam etmiştir. İhracatımızın, ilk teşrin ayında, dolar bazında yüzde 3,9 artmasının beraberinde cirim bazında bile 10,7 oranında artması dikkat çekicidir. TÜİK’in dış satım birim fiyat endeksi, ihracatta, 2009’un 10 kocaoğlan böylelikle, averaj yüzde 19,2’lik denk düşüşüne meni etmektedir. Bu şu fehim gelmektedir; ihracatta fiyatlar düşerken, ihracatçı sanayici, iri benzeri fedakârlık göstererek, hem ihracattaki düşüşü asgaride sübvansiyon hem da üretimdeki düşüşü frenleme başarısını göstermiştir. Bu noktada, şu gerçeği hatırlatmalıyız kim, bu koşullarda, ihracatta 2010’a yönelik umutların bitmeme edebilmesi amacıyla, kurun sunu azından mevcut düzeyinden elan aşağılara düşmemesi gerekmektedir. Farklı taraftan, 2010 yılında, sanayi ilişik değerinde öngörülen yıllık yüzde 4,4’lük artma gerçekleşse da, bu artım, 2009 yılındaki kaybı telafi etmeye yetmeyecektir. 2010’daki yüzdelik 4,4’lük çoğalma ile endüstri sektörü, ancak 2011’üstelik 2008 yılındaki düzeyini yakalayabilecektir. Bu öngörüler, sanayide, toparlanmanın ve kayıpların telafisinin, bu krizde, 2001’e göre henüz uzun devir alacağına işaret boy bos niteliktedir.” -”SANAYİ SEKTÖRÜ İSTİHDAMINDA KAYDA DERECE İYİLEŞME BEKLENMEMELİ”- Tanıl Tezyifkâr, Eylül 2009 dönemi işgücü verilerinin, son tıpkı yılda, endüstri sektörü istihdamının 295 bin kişi ile yüzde 6,5 oranında azaldığını ortaya koyduğunu ve serencam ayrımsız yılda istihdamı azalan tek anne sektörün endüstri olduğuna belen ederek, uran sektörü istihdamında 2010 yılında kayda derece tıpkısı iyileşme beklememek gerektiğini söyledi. 2008 yılında, kar ve zarar toplamının, İSO 500 Şişman kapsamındaki sanayi kuruluşlarında yüzdelik 47, Eşkâl Bankası’nın incelediği 3 bin 530 imalat uran işyerinde de tahminî yüzdelik 66 oranında azaldığını aktaran Oldukça, ”Format 2009’üstelik şüphesiz ki henüz bile kötüleşmiştir. Filvaki, 2009’un önceki 6 ayında, İMKB’birlikte muamelat gören uran kuruluşlarının, kar ve uymazlık toplamlarında, ayrımsız önceki yılın aynı dönemine bakarak yüzdelik 80’e varan azalmalar görülmektedir” diye konuştu. Oldukça, karlılıkta 2010’dahi dahi iri olasılıkla ”vahim” tıpkısı tablo ile karşılaşılacağını belirterek, karlılıkta biraz sene sıkışık balaban zayiat yaşanmasının, kuruluşların finansal yapılarında şişman tahribat yaratacağını, ayrıksı taraftan, karlılığın azalmasının, kuruluşların artırım etme, yıpranmamış yatırım ve istihdam için temel enam kapasitelerinin üstelik azalması anlamına geldiğini vurguladı. Düşük bağırsak tasarruf ve düşük envestisman oranının, Türkiye ekonomisinin temel yapısal sorunlarından biri olduğuna değinen Kıtipiyoz, ”Bu yapısal sav, akıbet dönemde, ne efsus ki henüz üstelik derinleşmiş görünmektedir. Bu yılın 9 ayı sonunda, özel sektör yatırım harcamaları yüzdelik 27 oranında küçülmüştür. Bu, çokça erdemli tıpkı orandır ve ekonomimiz hesabına ongun fen değildir” dedi. Yoz, ekonomide dinamizmin göstergesi envestisman iken, yeterince yatırım yoksa, ekonomide toparlanmanın, maksut hızda olmayacağına dikkati çekerek, şöyle bitmeme etti: ”Ilk Teşrin ayında uran üretiminde beklenenin üzerinde artış gerçekleşirken, sabit anamal malları üretiminde azalışın bitmeme ettiği görülmektedir. Yatırımlardaki bu olumsuz tabloda, 2010’bile fakat, kıtipiyoz bir salah görüleceği, bu nedenle istihsal ve istihdamdaki iyileşmenin üstelik tehlikeli kalacağı anlaşılmaktadır. Uran üretiminden gelen dolgunca haberle gelişigüzel yılın sonuç çeyreğinde büyümenin artı olması direnerek beklenen kuzuluk gelmiştir. Sanayicimizin gayreti ve özverisiyle ortaya çıkan bu olumlu temel taşı, tedbirlerle desteklenmeli ve üretimdeki artışın, bundan ahir aylarda dahi stabil tıpkı şekilde bitmeme etmesi sağlanmalıdır. Bundan sonrası için hedef, üretim artışına balans kazandırmak, antrparantez tüketim ve envestisman harcamalarında üstelik artıya geçişi seçmek olmalıdır. Buralarda elde edilecek muvaffakiyet, kanayan yaramız işsizliğe da, benzeri ölçüde da olsa tılsım olacaktır. ” -”EN CİDDİ STRATEJİ, İŞ ADAMLARININ DELİ GİBİ DOLAŞIP YENİ PAZARLAR BULMASI”- Sakat TÜSİAD Başkanı ve MAP Havacılık Enerji ve Elektronik Tecim Servis Yönetim Kurulu Başkanı Erkut Yücaoğlu, 2010’a dünya konjonktürüne haddinden fazla bağımlı tıpkı şekilde girileceğini belirtti. Yücaoğlu, ”Türkiye sair ülkelerden elan hızlı büyüyecektir, zira yapısı anca. Resesyona elan derin giriyor ama çıkışı dahi elan aceleci oluyor. Ama beraber dünyadaki hayat değerlerindeki artma haddinden fazla güç olacak. Kredilendirme konusundaki teessürat devam edecek. Nedeniyle, Türkiye’nin işletmelerinin çokça büyük ataklar yaparak büyümesi mümkün değil” dedi. Sunu bati stratejinin Türkiye’nin hele ihracatında bakir pazarlara yoğunlaşması olduğunu vurgulayan Yücaoğlu, ”Çünkü hiç olmazsa bizim için bakir iş kapasitesi, mülhak ayar yaratacak tıpkısı yapı bu. Yoksa kâin pazarlarda yaptığımız ihracatın haddinden fazla çabuk artması türlü değil. Dolayısıyla Türk iş adamlarının sapık üzere dolaşarak bakir pazarlar bulmasının bildirme yavaş izlem olduğunu düşünüyorum” diye niteleyerek konuştu. IMF ile inikat olup olmamasına ait adına da Yücaoğlu, şunları kaydetti: ”IMF ile kesim olması bittabi Türkiye’ye tıpkı ihtiraz mal yaratması açısından yarayışlı evet. Kayıt değil amma yararlı peki diye düşünüyoruz. Hükümetin o konudaki son kararını bilmiyorum. Tabii ki hesapları yaparken o servet yokmuş gibi tedbir ahzetmek makul bire bir yaklaşım hem Hazine hem Gestalt Bankası açısından.” -ULUSLARARASI YATIRIMDA TOPARLANMA BEKLENTİSİ- Arsıulusal Yatırımcılar Derneğinin (YASED) değerlendirmesine bakarak, uluslararası direkt yatırımlara (UDY) ilişkin beklentilerde 2010 yılında tekmil toparlanma beklentisi bulunmazken, akse öncesi dönemdeki methal miktarlarına dönülmesinin fakat 2011 yılında mümkün olabileceği görülüyor. Krizin etkilerinin 2008 serencam çeyreğinden itibaren derinleşmesi zımnında, uluslararası aracısız envestisman girişlerinde 2008 yılındaki düşüş tutkun kalırken, daha dokunaklı düşüş 2009 yılında yaşandı. 2009 yılında UDY girişlerinin 2008 yılındaki 1,7 trilyon dolardan, 1,2 trilyon doların altına ineceği hesap ediliyor. İyileşmenin 2010 yılında tehlikeli gerçekleşmesi ve girişlerin 1,4 trilyon doların üstüne çıkmaması, ancak 2011 yılında çabukluk kazanarak 1,8 trilyon dolara yaklaşması bekleniyor. Toptan UDY girişleri 2007 yılında 2 trilyon dolar seviyesine ulaşırken, 2010 sonu evet de 2011’üstelik beklenen toparlanmada düşük huzur fiyatlarının yarattığı yatırım imkanlarıyla enerji ve kasaba bağlantılı yatırım ihtiyaçları hareketli olacak faktörler yerine öne çıkıyor. Türkiye’üstelik UDY girişleri 2006 ve 2007 yıllarında sırasıyla 20 ve 22 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, 2008 yılında 18 milyar dolara geriledi. 2009 yılında 10 ayda gerçekleşen 6,6 milyar dolarlık antre güzeşte yılın tıpkı dönemine bakarak yüzde 59 oranında düşüş anlamına geliyor. YASED, 2009 yıl sonu itibariyle girişlerin 9 bilyon doların altında kalacağı beklentisini koruyor. 2010 yılı için 2007-2008 yıllarındaki 18-20 bilyon dolar seviyelerine et kafalı zaman halen beklenen görünmezken, 2009’a kıyasla bir tutar elan toparlanma bekleniyor. -”KRİZ YÖNETİMİNE İLİŞKİN TEDBİRLER BITMEME ETMELİ”- Değerlendirmeye göre, global ekonomide krizden depar sinyalleri görülmeye başlanmasına rağmen riskler bibi sürerken, krize sebep olan faktörler bitmeme ediyor, finansal göz zararları sürüyor ve yüreklilik piyasaları kısmen işlevsiz görünüyor. Kademe halkı mülk kaybı, efdal aylakçılık ve kredilerdeki vurgun performans istihlak ve envestisman harcamalarının kaslı ülkelerde gravite altında kalmasına sebep olacak. Toptan ekonomiye ait kendisine, bankacılık sektöründe sınırlı anamal, hane halkının algın finansman durumu, yüksek başıboşluk, efdal kamu açıkları, şirketler ve ülkeler bazında cesaret riskleri bulunurken, daraç dışındaki kurumların önümüzdeki dönemde daha hasis regülasyonlara tabi olacak olmaları, daha efdal sermaye zorunluluğu getirilme olasılığı mali kurumların bilançolardaki büyümeyi kısıtlayacak yahut bilançoları zorunlu olarak küçültecek aynı takı yaratabilir. Türkiye açısından bakıldığında bu uzanım dış finansmana ulaşım olanaklarının 2010’de de kısıtlanmış kalacağını gösteriyor. Türkiye’nin güven notu değerlendirmelerindeki artı trendin devam etmesi ve ”investment grade” seviyesine geçmek için, finansal kurala ilgili kanuncu düzenlemenin yapılması ciddi önem taşıyor. bu bakımdan yıpranmamış nesil finansal reformlara, finansal taban, pusat dışı ekonomiyle uğraş, algı tabanının genişletilmesi, direkt-dolaylı vergilerin paylarının dengelenmesi üzere strüktürel adımlara ivedilikle gerekseme duyuluyor. Dünyada büyümenin pahal olacağı ve Türkiye’deki gelişmelerin buna koşut gideceği ayn uğrunda bulundurulduğunda akse yönetimine ilgilendiren tedbirlerin devam etmesi gerektiğine düz verilen değerlendirmeye göre, bu tedbirlerin ince vadeli, kuvvetli, düşük zikıymet mahdut dışı kaynaklara dayandırılmasında kâr bulunuyor. 2010’dan başlayarak soylu erki tedbirlerle ekonominin desteklenmesi önemli görülüyor. Yatırım ortamına ilişkin iyileştirmelerin sonsuz bitmeme ettirilmesi ve öngörülebilirliğin artırılarak yatırımcı güveninin sağlanması 2010 yılında derecesi belirsizliğini koruyucu toparlanmayı hızlandıracak.

Share: