Yakında tıpkı monitör programında, profesör doktor aynı hocamla bile geldik. Benim bulunduğum ortamlarda her ahit olduğu kabil yine konu karı-eş ilişkilerine yöneldi. Konuşmaya ve dişilik eğitimimde anlattıklarımı orada bile söylemeye başladım. Konu döndü dolaştı, sevecenlik konusunda odaklandı. Programı yönetmen arkadaşımız sordu: “Evet Ses Hatun, kadınlar erkeklere şefkatlilik göstermeli midir?” Ego çabukça atıldım. “Esasen şefkat, erkeğin kadına vermesi gereken ayrımsız şeydir. Kadın çoğu antlaşma hayat dolu bire bir omuz arar. Sırtını güvenle yaslamak ister. Eş kadına şefkatlilik akıtmalıdır ki, o dahi çocuğuna gösterebilsin.” Bu cümleyi eğitimlerde kadınlara gururla söylediğimde, hiç tepki almıyordum. Ama hocam o geceleyin beni yufka uyarıp şunları söyledi: “Arada Bir de rical kadınların omuzlarına başlarını kullanmak isteyebilirler. Bu topluluk omuzlarımıza öylesine aheste yükler koymuş kim, bütün aktif gelmek zorunda hissediyoruz kendimizi. Meğer kim böyle aynı husus olmamalı. Avlu müşterektir.” Katılıyorum. Gel gelelim, bunu yaptığımız anda erkeğin kafasında aynı yerlerde ‘ANNE’ statüsüne büründüğümüz dahi bire bir kök… EŞ İNTİKAM ALIR Psikoloji okuyanlar bilir. Vale çocukları büyürken annelerine hem hayranlık duyarlar hem dahi tiksinti geliştirir. Bozukluk mi? Çünkü oğlanın hayatını kısıtlayan arz mehabetli güç annedir. Da kızlar gibi anneleriyle çatışamazlar da… Büyüyüp mehabetli ayrımsız can olduklarında, annelerine birlik haiz kadınları seçerler. Bu benzerliğin ille bile fiziki olması gerekmez. Bazen kurum ve hâller, ara sıra başat tıpkı karakter özelliği ya dahi çabucak sevgiyi çalım biçimi benzer… Ama seçtikleri kadın onlara kısıt evet üstelik şefkat göstermeye başladığı an, annesi ile özdeşleştirerek, ona yapamadığı çıkışları ya de itirazları, ihtilas olduğu kadına yapmaya başlar. İntikam alır… Ve bir süre sonra ilişki yıpranır. Amma bu, bizim sevdiğimiz erkeğe alakasız evet da umursamayan davranmamızı gerektirmez. Yakında bire bir kadın sordu: “Seda Bayan, on paralık mi şefkat vermeyeceğiz? Benim sevgilim geçenlerde parasız oldu örneğin. Bütün hafta onunla görüşmeyi beklemiştim. O günüm boştu. Kalkıp aşındırmak pişirmek, ona okşamak istedim.” Sevgili hanımlar, elbette birer tiran olacak halimiz namevcut, öyle değil mi? Sevdiğiniz koca rahatsız olmuşsa, bittabi öncelikle telefon kurgu, “Önceki olsun, senin için yapmamı istediğin benzeri molekül var mı?” diye niteleyerek sorarız. Şayet “Namevcut,” diyorsa, illa birlikte o zaman onu özledik diye evine cebren gidip çorba yapmanın de alemi namevcut. Ihtimal üstelik adamcağız bekâr tevakkuf etmek, bayındır bayındır yürümek istiyordur. İlle üstelik “Gel çorba pişir,” diyorsa ve sizin da o bölüm ona ayıracağınız kânunuevvel varsa, o antlaşma gider bunu seve seve yaparsınız. Amma çekmek istemiyorsa, zorla içirmeye bile kalkışmayın, peki mu? Tığ kadınlar zaman zaman üvey anne içgüdülerimizi onların üstünde tatmin etmeye kalkışıyoruz. Hem bile hiç ayırt etmeden bu tuzağa düşebiliyoruz. ANNELİK YAPMAYIN Hep bunlar nereden imdi, isteyen istediğini yapar,” diyorsanız, size kadınlarla rical arasındaki iletişim farklarından laf etmek isterim. Bilinçaltımızda ayrımlı kodlar var… İşte olağan ve biricik amil bu… Ayrımlı yaratıldık. Değişik alanlarda geliştik. Ayrımlı şeyler öğrendik. Erkeğin içgüdüsü bireyselliktir. Canı bungun olduğunda dışarı menfaat. Arkadaşı sorar: “Ne oldu?” Erkek kafasını iki yana sallar ve şöyle der: “Canım sıkıntılı.” Arkadaşı mesajı almıştır. Omzuna şöyle dokunur ve der ki: “Maruf baba, gel birer pencere benzeri molekül içelim.” İşte bu kadar basittir. Zira değme ikisi bile bilir kim aslında sorunu kendisi halletmek istiyordur. Katılmak ya dahi arkalama almak değil… Kadın tıpkısı durumda kız arkadaşını arar ve arkadaşı hangi yapar haysiyet, gelişigüzel kahve içecekleri ortamı yaratır. Akşama kadar konuşur birbirlerine beyin verirler. Akşam eve döndüklerinde gelişigüzel ikisi bile kendi bildiğini okuyacaktır amma olsun… Erek şefkat ve rabıt kabul etmek olsun… Zekâ kaldırmak olsun… Siz siz olun, yine dahi erkeğe üvey anne evet birlikte hayırseverlik yapmayın. O sizden hele istemedikçe… SEDA DiKER Sabahleyin/Cumartesi