KKTC’den BM Düzenlilik Konseyinin Sulh Gücü kararına aksülamel Açıklaması

Yıldız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Uluslar Güvenlik Konseyinin (BMGK) Cezire’de fariza işleyen Konfedere Uluslar Sulh Gücü’nün görev süresini 1 sene uzatan kararına aksülamel göstererek Cezire’daki taraflardan birine oran diğerine sosyete muamelesi yapılmasının akseptans edilemez olduğunu bildirdi.

Dışişleri Bakanlığından yapılan mukayyet açıklamada, BMGK’nin fariza süresinin bir sene süreyle 31 Aile 2024’e büyüklüğünde uzatılmasına ait 2674 (2023) basit BMGK kararının bugün akseptans edildiği hatırlatıldı.

Açıklamada, “Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ada’daki taraflardan birine ‘celal’ diğerine ise ‘topluluk’ muamelesi yapmaya devam ettiği ve kararlarını gözden geçirmediği sürece Asayiş Konseyinin kararlarına itiraz etmeye bitmeme edecektir.” ifadesine kayran verildi.

BM’nin, Ada’dahi fariza özne Hazar Gücü’nün görev süresini uzatırken; KKTC’nin varlığı ve halkın iradesini yok saydığı ve operasyonların gerçek dayanağı olan tam tarafların rızasına başvurulması ilkesini göz ardı ettiği vurgulanan açıklamada, BMGK kararında hemen Rum tarafının rızasının kayran almasının BM’nin itibarını ve inandırıcılığını zedelediği belirtildi.

BMGK kararında, Cezire’daki kâin gerçeklerden kuvvetsiz ifadeler kullanılarak Küçük Asya tarafının çıkarına bakım eden dünyayı kandırıcı aynı yaklaşım benimsendiği kaydedilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Cezire’daki tarafların müzakere masasına dönmesi amacıyla ortak istinatgâh arayışına bitmeme edilmesi; ‘iki kesimli, iki toplumlu federasyon’ modeli temelinde resmi müzakerelerin baştan başlaması kadar ifadeler ile yapılmaya çalışılan dayatmalar, sunu diplomatik tabir ile Kıbrıs Türk halkının iradesine yönelik yapılmış iri bire bir saygısızlıktır. İki yan arasında ‘federasyon’ modeli temelinde yapılan görüşmeler, 2017’de Rum tarafının müzakere masasını metrukiyet etmesi ile resmen çökmüştür.

Kıbrıs Türk tarafı amacıyla geçerliliğini yitirmiş olan ve BM Genel Sekreteri’nin da raporlarında çevirme yapmaktan tevakki ettiği çarkıt modelin Güvenlik Konseyi aracılığıyla dayatılmaya çalışılması akseptans edilemezdir. Bu biçimci, Kıbrıs Türk halkının izolasyonlar altında dünyadan güçsüz ve ucu engelsiz belirsiz ayrımsız süreç süresince yaşamasını hedefleyen Rum tarafının çıkarına bakım etmekten eksantrik hiçbir meram gütmemektedir.”

Açıklamada, BMGK kararında, KKTC’ye müteveccih izolasyonlardan bahsedilmemiş olması eleştirilerek, Ada’birlikte bildirme realist çözümün devletin hâkim eşitliği ve kıymet arsıulusal statüsü temelinde iki toplumun yanında yaşayabilmesi üzere tıpkı anlaşmaya varmalarından geçtiği vurgulandı.

BM Asayiş Konseyinin Tutkun Maraş ile ilgilendiren ifadeleri kınandı

KKTC’nin statükonun simgesi haline mevrut Bağlı Maraş üstüne uluslararası ünsiyet çerçevesinde benzeri girişim yaparak, pahal bire bir açılımda bulunduğu aktarılan açıklamada, bu durumun BMGK’nin evgin tepkisine bozukluk olacağı yönünde kararda meydan alan tehditkar ifadelerin Kıbrıs Türk halkı tarafından esefle kınandığı bildirildi.

Sınırlı Maraş’ın KKTC egemenliğinde olduğu BM’ye ayrımsız öğün daha hatırlatıldı.

BMGK üyelerinin aldıkları karar ve tutumla, mülklerine gabi çalmak talip Kıbrıslı Rumları engellemeye çalışan Küçük Asya tarafının politikalarına sarih bakım ettikleri ifade edilen açıklamada, KKTC’nin zat yerey parçasının kontrolünü ayrımsız arsıulusal örgütün kontrolüne verilmesini asla akseptans etmeyeceği vurgulandı.

Vabeste Maraş üzerine bir tane bayram hakkının KKTC’de olduğuna ilgi çekilen açıklamada, “KKTC olarak bizim olan bu topraklarda başkalarının meze hakkı olamayacağı kabil, bu topraklar üzerinde yapacağımız icraatın de kimse aracılığıyla engellenemeyeceğini, halihazırda açıkladığımız çerçevede Maraş’a ilişik politikamızın yürütülmesinde azimli olduğumuzu ve önümüzdeki dönemde bu yöndeki açılımlarımızın devam edeceğini esasen ve baştan vurgulamak isteriz.” ifadesi kullanıldı.

BMGK’nin kararında, Anadolu tarafının bölgedeki istikrarsızlık ve gerginliği tırmandıran tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerini söylenmek namına bu konuyu hal sonrasıyla ilişkilendirmesinin Kıbrıs Türk halkının müktesep hakları ve yasal menfaatlerinin namevcut sayılması anlamına geldiğine ilgi çekilen açıklamada, Kıbrıs Türk halkının Cezire ve etrafındaki tabii kaynakların eş sahibi olduğunun kararda kayda geçilmemesinin KKTC marifetiyle kabul edilmediği bildirildi.

“BM’nin ülkemizdeki faaliyetlerini yasalı zeminde yürütmesi şarttır”

Açıklamada, KKTC ile BM arasındaki ilişkilerin bundan hakeza çarkıt yöntemlerle devam etmeyeceği ve bu konuda KKTC’nin kararlı vakfe ortaya koyduğu belirtilerek şunları kaydedildi:

“Yıllardır devletimizin bereketli niyeti ve misafirperverliği çerçevesinde ülkemizdeki varlığını esirgeyici ve faaliyetlerini tay tay arabası Konfedere Milel Barış Gücü’nün bundan böyle faaliyetlerini yasal benzeri zeminde yürütmesi şarttır. Bu konudaki eş uzlaşma arayışımız ongun niyetle devam ettirilecektir.”

Share: