Emine Erdoğan: Tarım, ülkelerin sunma üstün gücü olacak

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Acun Bankasının verilerine bakarak, 2050’dahi acun nüfusunun, 10 bilyon olması bekleniyor. Hakeza tıpkı dünyada ekincilik, ülkelerin arz faik gücü olacak. Ekincilik kabiliyetimize ağrılık vermeli ve özellikle genç nesillerin, tarıma yönelmelerini sağlamalıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan 1’inci Gastronomi Festivali kapsamında Tokat’a geldi. Erdoğan yanında Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Tarım ve Orman Bakanı Ünite Kirişci, Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, SELIM Öğür Tokat Milletvekilleri Şiddetli Zengin, Yusuf Beyazıt, Mustafa Aslan, Tokat Şehremini Eyüp Eroğlu ile alay malay merkeze sınırlı Endiz köyünde düzenlenen Tokat Artağanlık Hasadı programına katıldı. Erdoğan, burada tanıtımı yapılan Tokat yemeklerinin standını gezdi, yöreye özgü Tokat Kebabı yaparak, ekmeklerin hamurlarını taş fırına koydu.

Tokat’ta düzenlenen gastronomi festivalinde vadi almaktan sevinme duyduğunu belirten Erdoğan, “Ülkemizin, ayrıcasız beherglas köşesinin, meşhur kıymetleri var. Bu anlamda Tokat’ımız, haddinden fazla cepheli zenginliğiyle, adeta aynı Türkiye kompozisyonu. Tarihten kültüre, gastronomiden doğaya büyüklüğünde, değme alanda balaban bire bir potansiyele erbap. Tokat, şeş bin yıllık tarihi süresince, ayrımlı medeniyetlerin evi olmuştur. Bu kadim coğrafyada, attığımız gelişigüzel adımda, tarihin ayrımlı ayrımsız dönemine ilişkin eserlerle karşılaşıyoruz. Hangi mutlu ki, birçok geleneğimiz burada, yüzyıllardır varlığını koruyor. Kemirmek kültürümüz, çul kültürümüz, yazmacılık ve tekstil gibi, tekellüm ve zanaatlarımız, yaşamın benzeri parçası olmaya, bitmeme ediyor” dedi.’ANADOLU MİRASINI OMUZLARIMIZ DE TAŞIYORUZ’İnsanlığın devir boyunca, dayanabilen çok alanda, dönüm noktalarından geçtiğine özen çeken Emine Erdoğan, “Ekonomik, siyasal ve toplumsal değişimler, her seferinde bakir benzeri dünya mensur etmiştir. Bugün birlik dünyada, evcil değerleri etkisi altına alan ve erozyona uğratan, dokunaklı benzeri globalleşme rüzgarı esiyor.  Şu bir kaynak ki, milletleri tıpkı arada markajcı, eş değerler paydasıdır. Globalleşme artık, tıpkı hars alışverişinin, haddinden fazla ötesine önceki durumda ve maalesef ki, milli kimlik sınırlarının, zafiyete uğramasına medar hazırlıyor. Zira insanlar, tek benzeri küresel kültüre yönlendiriliyor. O nedenle, domestik ve anadan görme olanı koruma gayretimizi, el birliğiyle artırmalıyız. Tekmil bu değerler, bize ilgili olduğu kadar, insanlığın ilk günden beri temas etmek düşmek işlediği, kültür atlasının birlikte, vazgeçilmez bir parçasıdır. Birçok inancın, dilin, milletin ve medeniyetin yolunun kesiştiği, Küçük Asya mirasının sorumluluğunu, omuzlarımızda taşıyoruz. Gelenek, görenek, hanek ve sanat gibi, yeryüzünden silinen seçkin kültürel prensip, nazik tıpkısı matem sebebi olmalı. Çünkü hayat, insanlar hars ürettikçe anlam kazanır. Kültürler kaybolduğunda ise toplumların hayata baktığı yeri işaretleyen, medlul haritası birlikte gömük evet. İşte, tarihimize, kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkma projeleri, böyle bire bir şuurla ele almalıyız. Hassaten gelecek nesillerle, hars mirasımız beyninde, kopmaz bağlar oluşturmayı hedeflemeliyiz. Bildiğiniz üzere, mail tıpkısı zamanda, ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabımızı, literatüre kazandırdık. Bu projemizin temelinde, hem aş damı mirasımızı korumayı, hem da, ülkemizi gastronomi alanında, aynı dünya markası yapmayı hedefledik. Mutfağımız, tabiatıyla kül dünyada biliniyor. Yer çokça tercih edilen mutfaklardan olduğu üzere, haddinden fazla da seviliyor. Fakat bu şöhretimiz, belli başlı beş altı yemeğimizle ilişkin kalmamalı. Zira mutfağımızın tezgahında, kadim benzeri zaman ve birçok medeniyetin etkileşiminden oluşan, iri tıpkısı hazine var” diye niteleyerek konuştu.’YURDUMUZUN SEÇKIN KÖŞESİ GASTRONOMİ ŞEHRİ OLMAYA ADAY’Endüstriyel mutfağın âdem sağlığına cebin en nazik tehditlerden biri haline geldiğini tamlayan Erdoğan, “Hibrit tohumlar, GDO ve fastfood kültürü, insanların hoppadak fiziki sağlıklarını değil, iç dünyalarını dahi değiştiriyor. Göt kültürümüzü, yiyeceklerle kurduğumuz ilişkiyi ve sunma ilkin yiyeceğe, ‘nimet’ anlayışıyla yaklaşımımızı, temelden sarsıyor. Buna karşın, son zamanlarda, acun çapında ayrımsız uyanışın kıç seslerini işitiyoruz. Natürel tagaddi pratiklerinin, yıpranmamış isimlerle yeniden yaşantımızda saha edindiğini görüyoruz. Bu manzara, mutfağımızın insana hem ruhiyat, hem da bedenî şifa sunan katıksız reçetelerini, dünyaya lanse etmek üzere, ayrımsız fırsattır. Mavera yandan, mutfağımızın doğa dostu karakteri, insanların tabiatla baştan yapmak istedikleri, dengeli alışveriş arayışlarına üstelik, heybetli ayrımsız çözümdür. Tıpkı mutfağın atıksız olması, küsurat temas ürünü, apayrı bire bir ürüne muhavvil kabiliyette olması, içselleştirilmiş ayrımsız belde ahlakı göstergesidir. Global besin kaybı dediğimiz, iri sorunun karşısında, atıksız Türk Mutfağının dünyaya, ihtiyacı olan bakir söylemi, ihsan edeceğine inanıyorum. Bu doğrultuda, sonuç derece mefret adımlar attık. UNESCO, Yaratıcı Şehirler Zehir içerisinde yer düzlük şehirlerimiz, UNESCO aracılığıyla himaye altına alınan, yemeklerimiz oldu. 21-27 Mayıs haftasını, Türk Mutfağı Haftası zar ettik. Mutfağımız hesabına yapılan çalışmalar, balaban ölçüm topluyor ve uluslararası platformlarda, ağır bağ görüyor. O yüzden, hiç sürat kesmeden, dolaşma yüzüne çıkmayı muntazır reçetelerimizi ve doğallığını esirgeyici ürünlerimizi tanıtacak, eskimemiş projeler ortaya koymalıyız. Özellikle güzel Tokat’ımız koyulmak amacıyla, yurdumuzun beherglas köşesi, dünya gastronomi şehri olmaya adaydır. Sayımsız ürünümüz, coğrafi belen alabilecek niteliktedir. Elimizdeki bu korkunç güçle, dünyada gastro-turizm alanında, bir lider olacağımıza gönülden inanıyorum” dedi.’TARIM ÜLKELERİN YER ÜSTÜN GÜCÜ OLACAK’Anadolu insanın toprakla çok boyutlu bir ilişkisi olduğuna özen calip Emine Erdoğan, “Her şeyden önceki yer, evimizdir. Geçimimizi sağladığımız, karnımızı doyurduğumuz, karşı terimizle sulayıp, emeğimizin bereketini hasat ettiğimiz, aynı dirim kaynağıdır. Arazi antrparantez öğretmendir. İnsanın sabrını, azmini ve yapabilme gücünü test kırat. Tohumun, ürüne dönüştüğüne tanıklık etmek, yaşamın özüyle, iletişime geçmemizi sağlar. Yani tohumun zarfında, engin bire bir coğrafya deneyimi saklıdır. Toprakla olan bu bağın kaybedilmesi, geleceğin daha düz yazı edilmeden, yıkılması anlamına dirimlik. O nedenle çiftçilerimiz, sürdürülebilir ve adil aynı geleceğin mimarlarıdır. Acun Bankasının verilerine göre, 2050’de acun nüfusunun, 10 milyar olması bekleniyor. Hakeza bir dünyada ekincilik, ülkelerin sunu yüksek gücü olacak. Tarım kabiliyetimize ağrılık vermeli ve özellikle zihayat nesillerin, tarıma yönelmelerini sağlamalıyız. Çevreci politikalar ve iklim dostu tarımla, iri aynı dönüşümün, öncüleri olabiliriz. Bildiğiniz kabilinden Ağababa Tohumu projemiz, hakeza benzeri fikri zeminde ortaya çıktı. Yerel çeşitliliğimizi ve ülkemizin nebat genetik kaynaklarını kaybetmemek amacıyla, dede tohumlarımızı koruma altına aldık. Seçkin biri birer yadigar olan tohumlarımız, reform edildi ve toprakla buluştu. Bu tohumlardan alınan seçkin yayın, sürdürülebilir gıdanın güvencesi ve çocuklarımız üzere, fena hâlde bire bir gelecek gitmek. Bu noktada, bilhassa eş çiftçilerimizden, bu hususta çokça şey beklediğimizi, ikna etmek istiyorum. Zira, toprağın bizlere analık yaptığı gibi, sizler bile, toprağa analık yapıyorsunuz. Onu şefik ellerinizle ekiyor, hakkına riayet ediyor, onunla çokça hususi ayrımsız, sadakat dili konuşuyorsunuz. O yüzden sizlerden hele, bu kadim tecrübeyi, gençlere aktarmanızı murat ediyorum” ifadelerini kullandı. ‘GASTRO TURİZMİ STRATEJİK KAYRAN ADINA BELİRLEDİK’Firez ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise programda yaptığı konuşmada, “Senenin başında bu yıl için hedeflerimizi 42 milyon seyyah, 35 bilyon dolar dirimlik kendisine belirlemiştik. Ama gelişmelere baktığımızda bu rakamları güncelleme kararı aldık. Bu yıl ülkemizde 47 milyon ziyaretçi ağırlamayı ve 37 bilyon dolar dirimlik elde etmeyi bekliyoruz. Bu başarının arkasında turizmin çeşitlendirilmesi bile yetişkin benzeri düzlük tutuyor. Dünyada gezi edenlerin yüzde 80’i, destinasyon seçiminde yeğleme yaparken yiyecek-içmece imkan ve çeşitliliğini pekâlâ göz önünde bulunduruyor. Biz bile bunu dikkate alarak gastro turizmi önemli düzlük adina belirledik. Ülkemiz, dünyanın arz ensesi kalın ve nitelikli mutfak kültürüne ehil önce üç ülkesinden biri. Bu nadir mirasımızı, faal bire bir biçimde tanıtarak Türk mutfağının markalaşmasını uydurmak, bizim üzere iri büyük bire bir erek. Gastronomi turizmi, aynı zamanda nitelikli turisti üstelik çekerek turizm gelirlerini mefret ölçüde artırıyor. Tokat bile gastronomi yerine baktığımızda bahtlı aynı şehrimiz. Tarladan sofraya haz yolculuğu üzere gelişigüzel şey bu bölgede bulunuyor. Cumhurbaşkanımızın saygıdeğer eşleri üstelik hem Türk Mutfağı’nın tanıtılması, hem de ata tohumunun yaygınlaştırılması amacıyla ağırbaşlı çaba gösteriyor. 21-27 Mayıs tarihleri beyninde düzenlenen Türk Mutfağı Haftası’nın açılışını birlikte Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi ile Balıkesir’dahi birlikte gerçekleştirmiştik. Türk Mutfağının tanıtılması konusundaki çabaları dolayısıyla Bakanlığım adına, dede tohumunun yaygınlaştırılması yönündeki çabaları nedeniyle de ati nesiller adına namına teşekkür ettiğimi dile beyan etmek isterim” dedi. ‘TÜKETİLEN GIDANIN 3’TE 1 İSRAF EDİLMEKTE’Ekincilik ve Orman Bakanı Birim Kirişci ise, “Acun zıtlıkları aynı arada yaşayan tıpkısı coğrafyaya dönüştü. Ayrımsız taraftan açlıktan hayatını kaybeden insanlar, ayrımsız tarafta tükettikleri gıdanın şanlı tıpkı bölümünü israf fail ayrımsız topluluk. Bunlar basit dünyanın anlamakta sıklet çektiği kayıtlara girmektedir. BM Gıda ve Ekincilik Örgütü’nün verilerine bakarak kısaca tüketilen gıdanın 3’te 1’i israf edilmekte ve çöpe gitmektedir. Bizim kendi kültürümüzde israf etmemenin ayrıksı tıpkısı yeri var. Tarım ve Orman Bakanlığı kendisine 9 Ağustos’ta mevcut yönetmeliğimizde bir fark yaparak özlük ülkemizde hele yemekhaneler, oteller ve restoranlardan atılmış gıdaların hayvan yemi olarak değerlendirmesine imkan sağlayacak tıpkısı düzenlemeyi gerçekleştirdik. Bundan ortalık nezaret adina akıllıcasına ayrımsız hamle attığımızı düşünüyoruz. TÜİK istatistiklerine bakarak 2020 yılında belediyelerin merhametsizce atık miktarı 34,7 milyon titrem olurken, bunun 18 milyon tonu kısmını azık atıkları oluşturmaktadır” diyerek konuştu.’10 GASTRONOMİ ENSTİTÜSÜ AÇACAĞIZ’

Milli Terbiye Bakanı Mahmut Özer bile gastronomi alanında adam kaynağı iaşe etmek üzere tekmil imkanların seferber edildiğini belirterek, “Bu bağlamda Ekincilik ve Orman Bakanımız ile gelişigüzel 123 kıta ekincilik alanındaki Mesleki Ustalık Rum Lisesi’ni ve bu sene 2022-2023 yetişek öğretim yılı itibariyle 23 ilave ederek 146 lime Mesleksel Teknik Küçük Asya Lisesi’ni bu alanda alay malay yürütüyoruz. Kısaca 4 milyon metrekarelik ekincilik alanında AR-GE ağırlıklı şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Tekrar kayıt ve içecek alanında bizim gastronomi alanında 363 parça Mesleksel Ustalık Küçük Asya Lisesi’nde 57 bin öğrencimiz yetişek alıyor. Muhterem hanımefendi gastronomi ile ilgili özellikle bizden Milli Terbiye Bakanlığı olarak bir enstitü açılmasını istemişti. Türk mutfağının tanıtılması, hem Türkiye’üstelik hem birlikte dünyada özellikle büyükelçiliklerimiz üzerinden cemi dünyaya tanıtılması ile ilişkin benzeri gastronomi enstitüsünün İstanbul’birlikte açılmasını söylemişti. İstanbul’de 2, İzmir ‘de 2, Bursa, Tokat, Nevşehir, Hatay, Gaziantep’te ve Van’bile 1’er pasaj başlamak için toplanmış 10 devam gastronomi enstitüsünü eylül ayının sonuna kadar açacağız” dedi.



Share: