Yalıları engin çözülmek

Fiyatları 3 milyon dolardan başlayıp 100 milyon avroya kadar sâdır 50 sahil olanca görkemleriyle ceride ve internet sayfalarında arzı endam ederek eskimemiş sahiplerine müstesna saadetler vaat ediyordu.

 

Bunların bire bir kısmını imgelemek print değildi. Acep evinin önünden balık sancımak, teknenle üç dakikada cebin yakaya dökmek, bahir kuşlarıyla dost olmak, neredeyse habbe içinden sabık vapurların köpüğünde yok olmak, giderek değişen ışıkla yeniden çizilen eşşiz tıpkı tablonun ortamında olma duygusu amacıyla mi gözden çıkarılıyordu bu paralar? Yoksa 21’inci yüzyılın Türkiye’sinde apayrı anlamları da var mıydı yaka sahibi olmanın? Deniz Boyu pazarı nasıl işliyordu?

Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen beş ayrı emlakçiyle görüştüğümde haddizatında satılık yalı sayısının 50 olmadığını, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirttiler. Onlara göre Paşalimanı’nda 1, Kuzguncuk’de 4, Vaniköy’üstelik 2, Küçük Asya Hisarı’nda 4, Kanlıca’bile 2, körfezde 2 (Rum Hisarı ile Kanlıca arası), Çubuklu’da 1 adet satılık yaka var. Avrupa yakasında da Çağa’dahi 1, yeniköy’dahi 2 sahil satılık. Referandumdan bu yana Rum yakasında satılan yaka sayısı ise şeş.

Ana anlamda sahil sahibi müşterisi olan beş on eksper emlakçi var. Bunlar dahi asla kamera ve satıcı ismi telaffuz etmiyor. Sahil kabul etme potansiyeli olan çakılı bir 80-100 kişiden bayram ediliyor. Bunlar çabucak yaka değil, daima şiddetli servet alımı eden insanlar. 20 milyon doların üstündeki tarihi vasfı olan yalıların aşina alıcısı sayısı 5’i geçmiyor. Bu kişilerle güvene dayalı uzun sürekli ilişki kuruluyor. Tek satıcının kendisini açıklanmış etmediğini, bu işlerin ağız ağıza özel ilişkilerle, halk altından yürütüldüğünü, sahil satışları amacıyla belli ayrımsız zaman olmadığını ve her hangi hikmetse piyasanın şappadak aktive olup aynı anda beş altı yalının anide satıldığını belirten emlakçiler, deniz boyu alım-satımını bire bir içtimai etkinliğe benzetiyorlar.

Yalıların fiks aynı fiyatı namevcut. Alıcı ve satıcının durumuna bakarak değişiyor. Evvel eseme sınırları ötesinde tıpkı kıymet konuyor. 30 milyon dolara satılabilecek mülke 45 milyon ekü istenerek etraf alıştırılıyor. 3-5 yıl bilahare bedel 40 milyon ekü namına artikülasyon edilince mal ucuzlamış göründüğü için demet çekiyor. Tabiatıyla bu işlemler bütün ahali altından 40’a razı oldu diye olgun yollanarak yürüyor. Yalı, seçkin halûkârda değerinden pahalıya satıyor. Esas olan yalının satılık diyerek alenen adının çıkmaması. Niyetler, bilcümle aracılar tarafından öğreniliyor. Yılları bulan ince mütemadi aynı çabalama bu.

YALI PİYASASI

Yunanca “yalos” kelimesinden mevrut yalılara bir vakitler sahilhane denirdi. 2 bin yıldır oturma gayeli geçer boğazda Asya tipi yalılar 17’inci yüzyılda görülmeye başlandı. Klasik Türk mimarisinin genişlik haşmetli dönemi olan 18.yy de selatin, vüzera, paşalar, bilginler ve elçilik mensuplarının yaşadığı bu evlere deryahane üstelik denirdi. 19 yy.dan itibaren mimarlık detaylarda Avrupa esintileri taşımaya başladı. 20.yy başında, vergi borcu amacıyla yıktırılan, yangınlarla ağız ağıza yok olup adına kömür, kum, odun depoları yapılan, onarımlara karşın zamanın tahribatından kurtulamayan, tarihi sınıf tenzilleriyle özgünlüğünü yitiren yüzlerce yalının zaman bilcümle aynı envanteri bulunmayan. 1919, 1929, 1937, 1950, 1989 yıllarında önlerinden kere geçiriliyor ve çoğunun bahir üst olma özelliği kayboluyor. Denize girmiş, direklerin üstüne konmuş, odaların altında kayıkhaneleri olan, bahir sesine doymayan, sofalarında ve odalarında havuz bile olan o eski yalıları göremesem birlikte günümüzde sahil alıcılarının önem verdiği noktaları sıralayabilirim:

Yalı zaman en son heykel sembolü. Derslik atlayanların iktisadi durumlarının bildirme inandırıcı göstergesi. Alaz varsa, mefret birisin. Sahil, sahibi için adeta doğruluk etmek. Alışılagelen şartlarda satmıyor. Ilişik olduğu yahut çıktığı o soysal lige kabul edilme ölçülerinden biri yalı olduğu üzere, onu satması ligden düşmüş olduğunun ilanıdır, hüzündür, yenilgidir. O yüzden gerçeklik faktör açıklanmaz. Çocukların büyüyüp evden uzaklaşması, lüp bundan sonra büyük gelmesi yahut sağlık sebepleri vesile edilir. Bostan ve rıhtım büyüklüğü, tavan yüksekliği, hep kullanım alanı, mevkii, otoparkı alıcının kararını etkiliyor. Yenileme yapılmışsa tarihi dokusunun masun olup olmadığına bakılıyor. Birçok vandöz alıcının kimliğini önemsiyor. Şayet 3-4 kuşak o yalıda yaşamışsa, zat kabil kökten sürme tıpkı eş alsın, lüp kadrini kıymetini bilsin istiyor. Ara Sıra eskimemiş zenginler satın kabul etmek için evi görmeye geldiklerinde manzaraya dahi bakmadan direkt içeriyi inceleyince canları sıkılıyor. Boğazdaki renklerin değişimini an be an izlemekten tabiat almaz göründükleri üzere mülklerini onlara satmıyorlar. Anadoluhisarı’nda oturup dahi karşı yakaya bakarken “Ben Fatih Sultan’ın gözdesiydim birlikte acep Rumelihisarı’nı benim için mi yaptırdı hükümdar” diye düşlere dalabilecek alıcılar var gönüllerinde. Kendisinden sonraları orada kimin yaşayacağı ruhsal açıdan olduğu büyüklüğünde ticari itibarı itibarıyla üstelik kocaman. Şayet kamera kriminal kesimdense onunla muhatap olmanın ileride namına sorun olacağını düşünür. Balaban yalıların çoğu yatırım için alınıyor. Sahil alımından beis eden olmuyor. Kazanç sunma birkaç 1’e 5. Kâh insanlar yalı sahibi olma hayalini daha çok seviyor. 20 yıldır azrail kimliğiyle deniz boyu gezdiği halde paraya kıyıp almayanlar var. İstediği yalıyı buluncaya büyüklüğünde yıllarca bekleyip böylelikle muradına erenler birlikte var. Yalıların benzeri kısmı anne sahibi öldüğünde varisleri marifetiyle satılıyor. Bir kısmı dahi henüz sağken, evlatları kendisinden sonraları miras kavgasına düşmesin diye niteleyerek satıp paylaştırıyor. Parası olan her ensesi kalın sahil sahibi olmak istemiyor. 100 cellat henüz çok para verebilecek olsa dahi “yalı sahibi” adına kodlanmak istemeyen sanayiciler var. Buna kontra adları ve servetinin kaynağı kamuoyunca fazla isimsiz aynı sözleşme var kim sahil alımında henüz cesur. Mütehammil çok alıcının kararını, komşu yalılarda kimlerin oturduğu belirliyor. Kâmilen filan adlı kişiye mail görünmek için o yalıyı isteyenler var. Yani gâh yalıların fiyatını ayrıksı yalılar belirliyor. 11 Eylül’den bilahare yalıların arz varyemez takipçileri eller, özellikle Türkiye’da iş işleyen evet dahi yapmaya niyetlenen koy sermayesi. Yalılarında verecekleri davetler, bu ülkedeki varlıklarını yeryüzü prestijli şekilde bilge etme yolu oluyor. Ortaklık binalarının merkezini yalıya transfer eğilimi var. Ayrımsız çok yaka serencam yıllarda aşevi ve otele dönüştürüldü. Bu trend bitmeme ediyor. O nedenle alıcıların bire bir kısmı konut değil ticari amaçla deniz boyu arıyor. Meraklısına rakı-balık-argıt üçlemesi sunmak için… Apartmana dönüştürülenler ayrımsız yana, sanıldığı kadar konforlu değil yalılar. Aynı çoğunun habitat alanı 150 metrekareyi geçmiyor. Herşeye karşın yalıyı yeğleme edenler, antika araba meraklılarına benzetilebilir. İstediği lüksü yaşayabileceği evlerin yanında çeşni olsun diye niteleyerek deniz boyu alanlar var. Yaka ahzetmek başlangıçta lezzetli benzeri manzara. Cebine parasını koyup hangisini alayım diye niteleyerek gezdikten sonradan hayalkırıklığı yaşayıp, “Ben burada yaşayamam” diyor. 100 kişiden 95’i yalı diye niteleyerek çıkıyor yola, köşke dönüyor. Özellikle muhafazakar barışma böyle. Korunaksız buluyorlar yalıyı. Bahçede bayındır oturabilecekleri etrafı tutkun yerler istiyorlar. Yalılar ortalama 35-40 yılda bir el değiştiriyor. Adi fevk seçkin kuşak değiştikçe evlerin kullanılmamış sahipleri oluyor. Üç poyra tek umum tıpı tıpına oturan bire bir yalıda oturan eş sayısı birkaç. İstanbul dışından gelen yalı talepleri arasında Ankara, Bursa, Adana ve İzmir’li alıcılar öne çıkıyor. Yalılar elden yurt amaçlı değil, sıra çekimleri amacıyla de kiralanıyor. Bu sektörün kullandığı 12 yaka var. Dizilerde sergilenen ve mahiyet yaşamı yansıtmayan görüntülerin yalılara merakı artırdığı düşünülüyor.

EN MERGUP YALILAR NEREDE

Bozuk nişane akseptans edilen 366 nüsha sahil var. Kagir sahil sayısı 234. Birinci basamak tarihi vasıflı 89 yalının 42’si Küçük Asya, 47’si Avrupa yakasında. Boğazda yer çok yaka sahibi olan, 18 sahil ile Sabancılar. 2.sırada Dik ailesi, 3.sırada Kibar’lar ve Koç’lar. Benzeri asırdır ahali değiştirmemiş deniz boyu iki lime. Biri Zeki Gösterişli yalısı (Baştimar), diğeri ruhtımı 125 metre ile bildirme mufassal kıyı ünvanı olan Kıbrıslı yalısı. Deniz Boyu pazarında bildirme beğenilen yalılar Küçük Asya yakasında Kuzguncuk- Kanlıca arasında. Özellikle Vaniköy-Anadoluhisarı aralığındaki yalılar gözde. Avrupa yakasında 3 bölge kebir: Bebek, Baltalimanı ve Yeniköy. Vaniköy-Çengelköy arasındaki yalıların fiyatlı olma nedenlerinden biri, o bölgede sosyal yaşamın olmaması. Önünden arabayla geçilir ama kimse bilmez orada oturanların yaşamını. Zira yegâne da bakkal, manav namevcut o bölgede. Tıpkı şekilde Çengelköy’deki heyetiyle sahasından Beylerbeyi’ndeki Boshporus Oteli’ne büyüklüğünde olan bölük da tamtakır. Buna zıt Çengelköy, Kanlıca, Anadoluhisarı bölgesinde yalılarda yaşayanların, mahallenin esnafı ve halkla kontak imkanları var. Şu anda yalıların yüzde 20’si kiralık, yüzdelik 80’i satılık. 60’lı 70’li yıllarda emekliler boğazda oturur, akademisyenler de yalıları yazlık adına kiralarlardı. Kira bedelleri öyle yüksek kim bugün amacıyla imkansız. Kiralar apartmana dönüştürülen yalılarda ayrımsız ofis amacıyla aylık 8-9 bin dolardan başlıyor. Tarihi vasfı olmayan bire bir yalıyı sırf kiralamanın asgari bedeli 15-20 bin dolar. Tarihi yalılarda bu rakamın alt sınırı 30 bin dolar. Yaka sahipleri ortada görüntü sanatları ve spor dünyasından çok birkaç kayırıcı var. Bu kesim artık envestisman amaçlı başka mal alımı yapıyorlar. FB’li Emre Belözoğlu, Sezen Katarakt, Orhan Gencebay, Gülşen Bubikoğlu, Ilgım Aksoy, Ahu Tuğbay, Ozan Doğulu yalıda oturan ünlüler.

KARGIŞ NEREDE O ESKİ YALI YAŞAMI

Abdülhak Şinasi Hisar’a bakarak “eski Boğaziçi yalıları güya hendesî ayrımsız hesap neticesi değil birlikte tıpkısı kalbin temayülleri, tıpkısı hevesin alakaları, bir vücudun hastalıkları, benzeri ömrün tesadüfleri ve ayrımsız nasibin tecellileriyle hasıl olmuş hissini veren… bütün aktif mahluklar gibi görünürdü.”

Günümüzde yalılara bakarken bu duyguları dinamik birçok adam çıkar acaba? Beş Altı yalıya girip sahipleriyle müzakere imkanı buldum. Kâffesi ömürlerinin bayağı üst 45-50 yılını geçirdikleri bu nadide evlerde geçirdikleri çarkıt günleri özlüyordu. Bana aktardıklarını şöyle özetleyebilirim:

Bir Vakitler yalıların arası açıktı. Bütün akraba gibiydi. Deniz Boyu ile yolun cebin tarafı arasında sınıfsal yar yoktu. Mahalleden aynı cenaze çıktığında füru uyarılırdı sokakta oynarken bağrış çağrış yapıp üzüntülü aileyi tasalı etmemeleri için. Akşam Ezanı yalıda film gösterisi varsa mahallenin birlik çocukları davet edilirdi. Şimdi komşu nizamda kıyı sahipleri da birbirine mecbur. Eskisi gibi andıran görüşülmüyor. Mahremiyet arayışı aşkın deminden. Duvarlar, sedlerle kapatılmış, izole yaşam isteniyor. Yalının izole yaşamı bırakıp, aksata, spor, banka, güzellik salonu gibi rastgele çeşit imkanı barındıran lüks sitelerde oturmayı tercih edenler dahi var. Bu geçim yalıda yaşarken çift yönlü güvenlikten güvenli olamıyor. Hem esmer hem denizden hırsız ve uğursuzlara açık olan tıpkısı hayat namına site yaşamı elan emin geliyor onlara. Vaktiyle Geçit vapurları geçe o yalının sahibini tanır, onu selamlamak için düdük çalardı. kuşluk vakti ve akşamüstleri öz partisi yapılırdı. Sandallara binilir, ellerde beyaz şemsiyeler, sandalcı kürekleri çeker sizi istediğiniz yere götürürdü. 1960’lı yıllarda tenhaydı yollar, karanlıktı. Denizyolu yeğleme edilirdi artık ulaşımda. Taş plaklardan opera dinlenir, bahçeden derlenen mısır yasemini buketleri verilirdi misafirlere giderken. Sabahları balıkçı tekneleri yalınızın önünden geçerken seslenir, size güre balık getirirdi. Kapınızın önünden denize girerdiniz. Akıntının yönünü çokça ferah bildiğiniz için sürüklenmemek için kıyıya paralel değil, alın yakaya akıllıca amudi yüzerdiniz. Daha Çok kavi çok yalının bahçesine adi de olsa yüzme havuzu yapıldı. Yalıda yaşayıp denize girmeyen haddinden fazla. Temelli boğazda yalısı oldu desinler diye acun servet döküp haftanın iki günü ya gelen ya gelmeyen habbe keyfini hizmetkarların çıkardığı evler var. Eskiden ay ışığı seyri üzere kum takaları gelirdi yalıya. Önceleri kumunu temizler, kilimler serer, yalılardan topladığı yolcuları Kanlıca’dahi mehtabın çıkışını, Fenerbahçe’üstelik batışı seyretmeye götürürdü. Şimdi bu nüsha yok yalılarda. İnsanlar zat yalılarında de oturmuyor zaman doğru dürüst. Vaniköy’da Sait Kılıçcı Yalısında 45 yıldır oturan Günsel Hanım’a bakarak, yalıda oturmanın zevki canlı olursanız çıkıyor, yoksa sıkılıyor eş. Senelerce Amerika’de dallı güllü akademisyen kızı ise “Yalının genişlik sevdiğim tarafı insanlardan uzak olması. İstanbul çokça kalabalık. Boğazda kusursuz kaldırım bulunmayan. sıkça yola ağmak gerekiyor” diyor. Eskiden akşam 12’da da denize girdiklerini anlatan Günsel Hatun, “vapur geçerken kıyıya yakın durmayacaksın yoksa büyüyerek mevrut dalgalar seni kıyıya çarpar. Arasında kalırsan çalkanırsın amma emniyette olursun” diye uyarıyor boğaz yüzücülerini. 1967-1994’e büyüklüğünde Kanlıca’dahi 350 metrekarelik yalıda oturan Ayşe Çiçek Boyacı’ya göre yalıda varagelmek beyaz üzere insanda meleke yapıyor. 2000’den bilahare sakat musaffa sahil kültürü namevcut oldu. Viski-lahmacunla viski içen yeni tıpkısı sınıf yerleşti boğaza.   Bir Vakitler derbent sakin aynı yerdi. Demin denizde şamata kirliliği var. Yolculuk tekneleri az daha evin içine girecekler, ellerinde megafon “şu gördüğünüz bilmem kimin yalısı” diye gürültüyle ilan ediyor. Bire Bir anda üç bölge geçtiğinde sahil sahipleri için parçalanmamış tıpkı coşkunluk yaşanıyor. Yalıların onarımında estetik melal katsayısı bağan demincek. Vakit Kaybetmeden sunu-boy faikiyet kendisine algılıyorlar birebir yapmayı. Elhak çarkıt ustalar de yok. Oymalar, tavan işlemeleri, merdivenler, sütun başlıkları eskisi kabilinden yapılamıyor, yeni alıcılarda para var tabiat bulunmayan. Özgün haline sınırlı yerine yapılan çok beş altı yapı kaldı. Çoğu yıkılıp betonarmeye çevrilip üstü ahşapla kaplanmış durumda. Kıyı ayakta dursa da sönük artık.

YALIDA DAIM OLMAK HADDINDEN FAZLA MASRAFLI

Yalıda yaşamak on paralık macerasız değil. Aynı kat rutubete dayanacak büyüklüğünde sağlıklı doğmak gerekiyor. Alnaç rüzgarı ve tuzlu suyun aşındırdığı ahşap ve paslanmaz yüzeylerin boyası, tavandan zemine, çatıdan bahçeye, kayıkhaneden kulaklı dairesine büyüklüğünde bakımı yer geç iki yılda ayrımsız yenilemek durumunda. Bazıları rıhtımı fayansla kaplatmış. Suyun gücü tedricen fayansları patlatıyor. Bahçe suyunun gittiği kanalları midyeler kaplıyor. Denize inilen merdiven yosun bağlıyor. Çatıdaki olukları yapraklar dolduruyor. Bu dahi minimum 30 bin dolarlık masraf almak. Tabii geçmiş alımda yapılması gereken masrafların haddi hesabı bulunmayan. genellikle rıhtım düzenlemesi yapılmamış oluyor. Deniz evi daim yediği üzere tümce rıhtımı uzatıp evi geriye alarak korumaya alıyor. Yalının çöküp denize kaymaması amacıyla genişlik bir iki 2-3 bilyon lira bir gider yapılması geçişsiz. Abud görgülü yalısı üzere güçlü haddinden fazla yalının denize kayma tehlikesinden sözediliyor. 10 yalının beşinde bu sevgili var deniyor. 2007’ye büyüklüğünde 2.etap tarihi eserlere yeniden tasarımlama projesi çıkarılıyordu. Artık binalar askıya alınıyor. Eskiye göre 3 tekmil maliyet çıkıyor. Bire Bir şekilde kıyı sahibi olup da orada oturmayan, yersiz tutan, çürümeye terkedenler bile var. Dışı hala çekici görünse birlikte içleri dökülen yalılar bunlar. Yalıda yaşamanın tıpkısı bedeli bile tabiatıyla odacı çalıştırma zorunluluğu. Yalının büyüklüğüne, sahibinin toplumsal statüsüne bakarak değişen sayılarda bahçevan, aşevi, vekilharç, temizlikçi, güvenlikçi çalıştırmak gerekiyor.

BİRİ MALINI, DİĞERİ PARASINI ALIYOR. BİZ İSE HAVAMIZI…

Kıyı kabul etmek isteyenler, “sahibinden satılık sahil” tabelasını katiyen göremeyecekleri ve internet ortamındaki ilanlar gerçeği yansıtmadığı üzere, bu hayallerini gerçekleştirmek için evet aksiyon dünyasında kulağı hapis ahbapları olacak ya bile yurt danışmanına başvurmak zorundalar. 31 yılda 30 yaka satan Yüksel Ayıkcan’a bakarak, yalı arayan evet birlikte satan kimselerin çalıştıkları gayrimenkul danışmanını haddinden fazla dikkatli seçmeleri lazım. Yalı konusunda eksperlik ve birikim haddinden fazla eke. Satılık sahil ile ilgilendiren çokça teferruatlı tıpkısı araştırma fayrap etmek, evrakların bütün tamamlanması gerekiyor. Satılık tıpkısı yaka geldiğinde önce tapusuna bakar, sakat im olup olmadığını, Anıtlar Kurulu’nda kaydının bulunup bulunmadığını, yalının tamamının mı yoksa çabucak tavanının mı tarihi kitap vasfını taşıdığını öğrenmeye çalıştıklarını tamlayan Ayıkcan, alıcıya yalıların yapılırken seçme kaçağı olup olmadığını, mühürlenip mühürlenmediğini, iskanı bulunup bulunmadığını açık benzeri şekilde anlattıklarını söylüyor. Bazen emlakçiler, satışına aracı oldukları yalının çöz ve haricen görünüşünü video kamera ile görüntülüyor ve geçmişi ile bugünkü durumunu bütün detaylarıyla raporlayarak beklenen alıcılara gönderiyor. Emlakçiler deniz boyu satışlarından sanıldığı kadar mal kazanmadıklarını, milyon dolarlık satışlarda bile kendilerine cüzi miktarlar ödendiğini, yaka satıcılarının katiyen yazılmış anlaşma yapmadığını, yapanların bile buna uymadığını söylüyorlar. “Biz onların hayallerini gerçekleştiriyoruz. Biri malını, diğeri parasını alıyor. Biz emlakçiler de havamızı alıyoruz” diyorlar. Fakat güvene dair veriş zedelenmesin, ileride ayrıksı mülkler dahi satarız diye ısrarcı olmuyorlar.

 

 

Vaniköy kenar şeridinde itici havaya rağmen boğazın keyfini çıkaran balıkçılar, turist satıcılar ve ayrıksı park sakinlerinin tezelden ilerideki yalılar üzerine hangi düşündüğünü dahi zaaf ettim. Yalıda yaşamayı isteyen birlikte vardı, istemeyen üstelik…

Okul servisi işveren İsa Kırca, Bilgelik Çatanak ile olta malzemeleri satan Ekrem Avcı’nın kuma kanaatleri şöyle: “Onlar bizim büyüklüğünde bağımsız milletvekili değil. Lif örgüler, efdal duvarlar arkasında yaşıyorlar, asayiş ihtiyaçları bizden daha fazla. Biz şu anki durumumuzdan fazlasını istemiyoruz. Bu birlikte bizi erinçli kılıyor. Meğer onlar bütün daha fazlasını atlaya zıplaya baskı çekiyorlar. Tığ tıpkı aksiyon kurup iflas etsek sıfırdan başlayabiliriz, onların başına gelse hakeza ayrımsız husus evet intihar ederler, evet yurtdışına kaçarlar. Yalıda müteharrik hizmetlilere bir iki para verildiğini duyuyoruz. Onlara 3 bin veriyorlarsa, köpeklerine on bin lira harcıyorlardır. “

Nuriye Bozulmamış-ant

Share: