Sorularını yanıtlayan Kristensen, bankacılık, sigortacılık, telekomünikasyon, keyif, deva, nakliyat kadar haddinden fazla değişik sektörlere çözümler sunduklarını belirterek, bankacılığın bunlar beyninde genişlik serbest yeri tuttuğunu bildirdi. Güven, alım satım, operasyonel risk, karaca dünyalık aklama, sahteciliği önleme, bütçe ve planlamadan tahminlemeye kadar uzanan çokça serbest benzeri portföyleri olduğunu dile getiren Kristensen, 2006 yılından bu yana riziko pazarında bir hareketlenme izlediklerini ve bunun ivmesinin artarak devam edeceğini düşündüklerini vurguladı. Kristensen, Türkiye’da ”Basel II” uyumluluğu amacıyla hareketliliğin artacağını düşündüklerini tabir ederek, ”Türkiye’da Basel II’ye ahenklilik üstüne ötelenen aynı ajanda var” dedi. Kriz dönemlerinde temas cins kaybı minimize eylemek gerektiği üzere özellikle bankalarda yağız para tezkiye ve sahtekârlık konularında henüz aşkın ciddilik ve titizlik gördüklerini tamlayan Kristensen, şu anda ABD’birlikte sahteciliğe alın başkanlık düzeyinde önlemler alındığına dikkati çekti. Klaus Kristensen, her husus gür giderken insanların sahteciliğin farkına varmadığını, ancak krizin olduğu dönemlerde sahteciliğin, suistimalin ve karaca mal aklamanın imdi izinin sürüldüğünü ve akarsu yüzüne çıkartıldığını bildirdi. SAS’ın ast yapısındaki analitik teknolojisinin gelişmiş olması sebebiyle 30-40 milyon azrail arasında dataların akışlarını strateji edebildiklerini belirten Kristensen, SAS ürünlerinin bire bir bankadaki milyonlarca hesap sahibinin dünyalık hareketlerini izlemeyi sağladığını ve hesaplarda düzgüsüz tıpkı durum, çokça büyük benzeri dünyalık çıkışı ya de çok sık tekrarlanan küçük transferler olup olmadığını izleme ettiklerini bildirdi. ”Finansal krizden geçmiş bankaların duruşu, ‘sahtecilik kurumun içerisinde olmaz’ şeklindeydi” diyen Kristensen, krizden sonraları bankaların ve şirketlerin bağırsak denetimlerini artıracak SAS çözümlerinin satışında çoğalma olduğunu söyledi. -”ESKİ DOLANDIRICILIK HİLELERİ HALEN GEÇERLİ”- Kristensen, alelhusus Amerika’dahi, kurumsal sahtekarlıkta ve sahtekarlık için açılan hesaplarda çoğalma trendi gördüklerini dile getirerek, günümüzün oylumlu dolandırıcılık yollarını şöyle anlattı: ”Suistimal ve sahtekarlık, mal kurumları için seçme ahit uğraşılması müstelzim sorunların başında geliyor. Eski ayyarlık hileleri halen bankaların üstesinden gelmeleri gereken mesail. ‘phishing’ denen ve inanılır alım evet birlikte kuruluşların kimliğine bürünerek kullanıcı adı, güven kartı numarası, şifre kabilinden şahsi bilgileri çalmayı amaçlayan elektronik sahteciliği, ‘kiting’ adına tanıdık ve bankalardaki operasyonel sistemlerin yavaşlığından yararlanarak bakiyeyi aşan veya meccanen çekler yazarak nahak yere gelir elde etme sahtekarlığı ve tıpkısı vezneci müşterisinin zatî bilgilerine ulaşıp, bunları kullanarak bankadaki bulunak, telefon kadar bilgilerinin değiştirilmesi kabil cerrahi müdahale, günümüzün sunma makro sahtekarlıkları. Kurum içi saldırılar ve ATM, market, restoran kabilinden kredi kartı geçer not yerlerde kartın kendisini kopyalayan veya deneyli bilgilerini düzlük dolandırıcıların sayısı da temas geçen ahit artıyor.” Suistimal ve sahtekarlıklara alın alınması müstelzim önlemlere dahi değinen Klaus Kristensen, metanetli çokça bankada departmanlar ortada etkileşim kurmayan bozuk sistemlerin kullanıldığını ve bu sistemlerin sahtekarlığın gelgel genelinde net ayrımsız şekilde izlenmesini engellediğini vurguladı. -”RİSKİ EN ORGAN İNDİRMEK 4 AŞAMALI BİR SÜREÇ”- Kristensen, sunma canlı biçimde ilaç alınabilmesi için finans kurumlarının şeffaflığa önem veren ve değişik gözetim seviyeleri olan sistemler yaratmaları gerektiğini belirterek, riski en uzuv indirmenin yolunun, müşteriyi 4 aşamalı tıpkısı süreçle korumak olduğunu bildirdi. İlk aşamanın, adisyon açılışı olduğunun altını çizen Kristensen, hesabın sahtekarlık için küşade aynı hesap olma ihtimalini analiz etmek için dış kaynaklardan mevrut hikmet ve vezneci içindeki bilgiyi gelişigüzel soldurmak gerektiğini kaydetti. Kristensen, ikinci aşamanın, riziko evet birlikte gizil sahtekarlık için işlemleri fonlar duyurulmadan derecelendirmek ve fonların bankayı onaysız ayrılma etmesini yapan sistemler inşa etmek olduğunu söyledi. Üçüncü aşamanın ise, alelumum iç sahtekarlık ya bile mal aklama olarak da tanıdık, süregelen, bir iki ve ağırbaşlı sahtekarlığı ortaya anlamak olduğunu dile getiren Klaus Kristensen, bankaların geriye çevrilmiş uzun hikmet içeren ve değişik hareket birimlerini entegre fail bire bir sisteme topluluk olmasının, süregelen sahtekarlığı ortaya nüfuz etmek açısından kritik önem taşıdığına dikkati çekti. Kristensen, akıbet yerine birlikte geçmişteki sahtekarlık olaylarını inceleme ve bunların baştan tahakkuk riskini azaltmanın büyük önem taşıdığının altını çizerek, şöyle konuştu: ”Çözümün etkisi, sistemi şüphesiz kullandıklarına, verinin ne büyüklüğünde bozulmamış ve kamu olduğuna ve sürecin ne kadar iyi tanımlandığına kapalı kendisine bankalar beyninde başkalık gösteriyor. Birçok Banka sunduğumuz çözümlerle sahtekarlıkların durdurulmasında yüzdelik 20 ile yüzde 50 arasında artım kaydediyor. Haddizatında eksiksiz bankalar risk yönetimi sistemini anlaşılan noktalarda uyguluyorlar. Fakat bunlar, risk anlamında resmin geneline bakmaktansa, riskin mahsus bire bir alanına odaklanıyordu. alışveriş enstrümanlarının karmaşıklığına hal getirilemedi ve bankalar satın aldıkları riskleri köken anlamda anlamakta yurt kaldılar. Benzeri şekilde enstrümanların temelini oluşum fail kredilerin kalitesi basitçe anlaşılamadı ve asla sorgulanmadı. Buna munzam namına bankalarda riziko ve mankafa dönüşlerin dengesini değerlendirecek bir hile boşluğu oluştu. Stratejiler, akıllıcasına risk değerlendirmesi ve yönetimi yapılmadan izlendi. Sanırım bu krizden çıkarılacak en büyük ibret ‘Riziko Yönetimi Önemlidir’ oldu.” Önümüzdeki dönemin riziko yönetimi çalışmaları üzere haddinden fazla heyecanlı benzeri dönme olduğunu tamlayan Klaus Kristensen, sözlerini şöyle tamamladı: ”Akse, bir nice ortaklık ve kuruma akla yatkın Risk Yönetimi ve Risk Denetimi sistemlerine ihtiyaçlarının olduğunu boş gösterdi. Düzenleyiciler kendi görevlerini yapacaklar. Ama inanıyorum ki esas Para sektöründeki kuruluşlar ‘işte çalışmamak, kudretli kalkışmak ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmek’ için Risk Yönetimi olmadan yola devam edemeyeceklerinin açık bire bir şekilde farkına varacaklar. Lazım Orta Doğu bölgesi gerekse Türkiye’de Basel II ile uyumluluk leşker geç sağlanacak. SAS Türkiye, kâin bankaların neredeyse tamamıyla farklı alanlarda çalışıyor. Riziko alanında Yapı Itimat bizim için muhteşem bir referans.” star