İstanbul’un ilkleri ve enleri

İstanbul’un tarihinden bu yana ilklerini ve enlerini bir araya getiren Süleyman Faruk Göncüoğlu, bu sayede İstanbul’un kültürel ve tarihî zenginliğini de gözler önüne sermiş oluyor. Ötüken Yayınları arasından sâdır “İstanbul’un İlkleri Enleri” (Ötüken Neşriyat) kitabı, fotoğraflarla desteklenerek şehrin anatomisini ve hafızasını gözler önüne seriyor. Mecmu 307 sayfadan oluşan kitabın içerisinde önce denizaltıdan önce uçar insana, geçmiş köprüden geçmiş kütüphaneye, sunu balaban mezar taşı müzesinden genişlik şişman beyin ve can kuşu sağlığı hastanesine kadar İstanbul’la ait çokça ilginç bilgiler benzeri araya getiriliyor. *** İstanbul’un İlkleri İstanbul’daki ilk org: İngiltere Kraliçesi 1. Elizabeth, Hükümdar III. Mehmed’e yazboz tahtası çıkışından ilkokul sene bilahare altın, gümüş ve bulunmaz taşlarla süslü saatli tıpkısı erganun bergüzar etmiştir. İstanbul’daki evvel zat sayımı: İstanbul nüfusu 4. yüzyılda 200 bin civarında idi. Fetihten eski nefer ise 50 bin idi. 1455’te Fatih Padişah Mehmed’in emriyle yapılan evvel yapı ve nüfus sayımının peşi sıra 1477 yılındaki kayıtlara bakarak İstanbul yakasında 14.803 evlik nüfusun 8.501’ini Müslüman Türkler, Galata’da ise 1.521 hanelik nüfusun 535’ini Müslüman Türkler oluşturuyordu. Özlük toplamda 100 bine ulaşıyordu. İstanbul’da füze ile uçar geçmiş insan: Lagari Hasan Çelebi (1623-1640) kartal kanatlarından faydalanarak yaptığı füze ile elli okkalık bire bir barut macunu ile etkin yedi kollu roketin itiş gücünden yararlanarak IV. Misyon’ın kızı Kayaç Padişah’ın mevlit şenliklerinde uçmuştur. Fişeklerdeki barut bitince kollarındaki kartal kanatlarını açıp Sarayburnu önlerinde denize inmiştir. İstanbul’un evvel kıraathanesi: Okçular Kıraathanesi ismiyle Beyazıt’ta açılan kıraathanede dönemin birçok anılmış isimleri buluşmuştur. İstanbul’daki evvel makine: Hususi izinle Hotchkiss ve Mercedes marka iki araba Padişah Abdülhamid’e bergüzar edilmiştir. Bunun dışında 1895 yılında el ilk otomobili Fenerbahçe’dahi görmüştür. İlk araba sahibi ise Meclisi-i Mebusan’ın Basra Mebusu Zehirzade Ahmed Rabıtalı idi. İlk çoban ise Acem Abdurrahman’dı. Dünkü kelimesi bu kişinin at ahırlarındaki seyislik görevinden şoförlüğe geçişinden sonra ortaya çıkmıştır. İlk gidiş geliş kazası: 1912 yılında Şişli Camii önünde olmuştur. İtalyan elçiliğinin şoförü tıpkısı Arnavut vatandaşa çarparak yaralanmasına etmen reşit, kazayı yaptıktan bilahare kaçarken Pangaltı’da arabası ile polisler aracılığıyla yakalanmıştır. İlk batılıca çatal-kaşık kullanımı: Serasker Hüsrev Ciddi 1829 yılında İngilizlerin verdiği aynı baloda ilk defa gördüğü dirgen ve kaşığı Melik II. Mahmud’a özendirerek anlatmış ve Topkapı Sarayı’na apiko benzeri dirgen-bıçak takımı hediye etmiş ve ilk defa yemekte çatal-kaşık kullanılmıştır. İstanbul’da önce kahvehane ve kahve İstanbul’un Enleri Yeryüzü nazik mecbur sarnıcı: 6. yüzyılda yapılan Yerebatan Sarnıcı’dır. Arz balaban sarayı: İstanbul’daki sarayların bildirme büyüğü Topkapı Sarayı’dır. Bildirme iri elmas: 1679 yılında Eğrikapı çöplüğünde 84 kıratlık Kaşıkçı Elması bulunmuş ve padişahın emriyle Topkapı Sarayı’na getirtilmiştir. Anneye ithaf edilen sunu gözde pınar: Melik III. Selim’in 1806 yılında Beykoz’da Küçüksu Kasrı’nın yanına yaptırdığı Küçüksu Çeşmesi, sultanın annesi Mihrişah Odalık’a sunulmak için inşa edilmiştir. En somurtkan cemiyet: Kimyacı Nureddin Münsi ve Müderris Salih Kasıt As eliyle 1931 yılında kurulan Ölüleri Yakma Cemiyeti’dir. 1930’lu yılların başında Zincirlikuyu Mezarlığı’nın yapıldığı tam bamyatarlası içerisine bire bir birlikte yakmalık mamul ancak bunun bizim geleneklerimize uymadığı görülüp kullanımından vazgeçilmiştir. Genişlik sakat jilet fabrikası: 1917 yılında İstanbul’da Süleymaniye Tahtakale’da Zaza Han’da üretilmiştir. İstanbul’un sunu balaban kubbesi: 30,31 metre çapındaki kubbesi ile Ayasofya’dır. ANTLAŞMA

Share: