‘Çin’den ithal edip Avrupa’evet satıyoruz’

Başkumandan Kaya: “Çıktı Çin’den ithal edip Avrupa’evet satıyoruz”

Kayaç’nın çalışmasına göre Türkiye’nin Çin ile ithalatının artmasının arz balaban sebebi Avrupa’lı şirketlerin istihsal birimlerini Çin’e kaydırması. Türkiye 80’li ve 90’lı yıllarda Avrupa’dan ithal ettigi elektirikli im, araba ve makine parçalarını 2000’li yıllardan itibaren Çin’den ithal etmeye başlamış ki bu ürünler Çin ile olan bütün ithalatımızın %50’sini oluşturuyor.
Elektrikli mahsulat, araba ve parçalarının Çin’den ithal edilmesi antrparantez girdi maliyetlerini azaltarak Türkiye’nin değer rekabetini artırdığını söyleyen Kayaç, tüketimi teşvik ederek üretimi artırıyor. Kaya, bu durumda işsizliğin artmasından artım azaltıcı etkisi olduğunu düşünüyor.
Çin ile İthalat ve İşsizlik
Kaya’ya bakarak Çin’den ithal ettigimiz bildirme şişman kalemler olan elektrikli mahsulat, makina ve parçalarının (devir 84 ve sektör 85 ) Çin’den ithal edilmesi işsizliği artırmıyor. Nedeni ise bu mahsulat 80’li ve 90’lı yıllarda Avrupa’dan ithal edilen araba parçaları, makine parçaları ve elektirikli yayın parçaları. Kaya şöyle bitmeme ediyor:
“Bir Nice elektrikli ve araba sanayii ürünleri Türkiye’ye Avrupa üzerinden gelip Türkiye’üstelik bire bir araya getirilir ve yeniden Avrupa’evet satılırdı. Şimdi ise bu ebat değişmiş görünüyor. Çatı sanayii yapımız devam ediyor ekonomimizde, bunda br değiş bulunmayan. Ancak artık Avrupa adına Çin’den ithal ediyoruz ve Avrupa’ya satıyoruz.
Çin ile ithalatımızın işsizliği artırdıgını söyleyemeyiz çünkü bu ürünler doğrusu Türkiye’üstelik üretilmiyordu.”
Peki Çin adına Türkiye’bile üretilemez miydi sorusunu sorabilirsiniz. Bu durumda da Türkiye’da iş ücretlerinin Çin’e göre efdal olması sebebiyle sonuncu ürünlerde Türkiye’nin değer rekabeti olmazdı. Aynı diğer bozukluk ise Çin’nin kül dünyaya bu ürünleri satması dolayısıyla maliyetlerinin yeniden Türkiye’ye göre daha düşük olması.”
İhracatın İthalatı Gelecek Oranı Kalık
Yeniden tıpkı nişane kalemlerinden konuşursak Elektrikli mahsulat, makineler ve araba parçalarında Türkiye hep ithalatında Çin’nin payı arttıkça bu ürünlerde ihracatın ithalatı istikbal oranında güç bir artma reşit. Gene bunun nedeni kızgın girdinin olması.
Çin ile İthalat ve Şişkinlik
Başkumandan Kayaç Çin’den ucuza ithal ettiğimiz üzere Türkiye’de bir çokça kalemde girdi maliyetlerini aşagıya çekiyor. Bu durumun enflasyonu aşagı çektiğini belirtmemiz sanırım kavisli imkânsız.
Yuan’nın Değer Kazanması Türkiye Ekonomisini Etkileyecek
Çin’den imdi vuzuh malı, işlenmemiş ürünler ve hammadeler ithal edildiğini hatırlatan Kaya, şunları szöyledi:
“Bunların huzursuz olması Türkiye’birlikte girdi maliyetlerini azaltarak aut piyasalarda sonuncu ürünlerde değer rekabetimizin çok olmasını sağlıyor. Şayet biz Çin’den pahalıya bunları ülkemize getirirsek sonuncu mallarda girdi maliyetleri artacagı amacıyla denk rekabetimiz eskisi üzere olmayacaktır.”
Türkiye Çin ile İthal Ettiğimiz Değme Kalemi Çok bereketli Analiz Etmeli
Yuan’nın % 40 oranında değerlenmesi gerektiğini belirten Kaya, “Bilcümle kalemlerde ülkemizde KOBİ ve sıradan esnafa olan etkilerini çok iyi incelemeliyiz. Iri paya ehil ithal kalemlerin dışındaki kalemler herhangi bir ne kadar hammade ve işlenmemiş ürünlerde olsa, Türkiye’da karşılıgı olan sektörlerin korunması gerekebilir” dedi.
Aut Ticarette Kemikleşmiş Sorunlar Devam Ediyor
Finans Network başkanı Başkumandan Kaya Türkiye’nin aut tecim açıgının artmasının nedenlerinin yıllardır bilindiğini belirtiyor. Fakat bu sorunun çözümünün 3-5 yılda beklenmemesi gerektiğini belirterek şu konulara ilgi çekti:
“Ayraç yaratamamak, teknoloji ve agır endüstri ürünleri kadar ulama değeri efdal sektörlere geçiş yapamamak sunu nazik sorunumuz. Ancak, bu sorunları kabul etmek üzere bulunan hükümetin çıktı çalışmalar yapması gerekiyor. Öncelikle Türkiye’birlikte şirket inşa etmek kolaylaştırılmalı, bir isim şirketi kurabilmek üzere da birçok gününüzü harcıyorsunuz. Çıktı şahıs şirketleri internetden kuruluyor gelişmiş ekonomilerde. Yabancı yatırımcılar için teşvikler uygularken zat girişimcilerimizin önündeki bürokratik engelleri kaldırmıyoruz, bire bir isim şirketini kapatabilmek üzere yeniden günlerce ugraş veriyorsunuz. Girişimcimizin önündeki engeller kaldırılmadan tecim açıgımızın kapatılmasını beklemek ekstrem iyimserlik peki.
Çin ile Tecim Açıgımız: Yang, Yin ?

Çin ile ticaret açıgı konusu etraflı süredir düşündüğüm konuların başında geliyordu. 5 Haziran 2010 daki yazımda bile bu konuya değinecegimi belirtmiştim. Çıkış Belgesi noktam Çin ile tecim açıgımızın Türkiye’üstelik işsizliği ne büyüklüğünde artırdığı ve enflasyonu ne büyüklüğünde düşürdüğü sorularına karşılık bulabilmekti. Ve bittabi esas iri suret Türkiye ekonomisine ne nev bir ulama yaptıgını ortaya çıkarmaktı. İstanbul’un pahal Temmuz sıcagında haftalar süren bire bir say oldu benim üzere.
Ortaya sâdır sonuçları dayanabilen beklemediğimi içten adına nakletmek istiyordum. Çin ile ticaretimizde şimdiye büyüklüğünde tıpkısı haddinden fazla uzmanın görüşü ile uyuşmayan benzeri sonuç var elimde. Çin’den kaynaklanan açıgın gerçekte ekonomimize faydaları olduğu sonucu bundan sonra.
Detaylara ve analizlerime başlamadan ilk Hırslı ve Ayşegül’e yardımları üzere teşekkür demek istiyorum.
İşte Çin – Türkiye ticaret açıgının analizi.
Yin ve Yang Nedir?
Ezcümle Yin-Yang ne olduğunu belirtmek istiyorum. Yukarıdaki (siyah ve parafin merkez ) Yin ve Yang’i temaşa ediyor. Bu eşkâl kainatta sürekli olarak mütebeddil ve birbirlerine alternatif ,münasebetsiz olan amma var oluşları birbirine muhtaç olan oluşumların ,hareketlerin izahı kendisine geçiyor. “Yin” deyince ibret ,sevimsiz , ahiret yolculuğu üzere pahal ve bizim negatif diyerek tarif edeceğimiz kavramlar, “Yang” deyince ise müspet kavramlar( zait) kavramlar anlatım ediliyor. Siyah suret negatifi beyaz zehir ise pozitifi desise ediyor Çin filozofisine bakarak.
Bunların Türkiye ile ilintisini algılamada zahmet çekebilirsiniz ancak yazımın böylelikle bu konuda biraz daha kemiksiz aynı fikre cemaat olacaksınız.
Türkiye’nin Hep İthalat Rakamları
Aşagıdaki levha (Safiha-1) Türkiye’nin 1999 yılından 2009’a kadar olan toplam ithalatını gösteriyor. 2010 yılı ise 5 mahiye rakamlardan oluşuyor.’ 
’ 
Son yıllarda Çin’den satın aldığımız ürünlerin arttıgını gösteriyor levha. Çin’den hep dış alım rakamımız 2009 itibari 12.6 bilyon USD ile toplanmış ithalatımız içerisinde 3.sıraya erbap. Birinci sırada ise Rusya var .
1999 yılı ile akse öncesi 2008 yıllarını karşılaştırırsak , Türkiye’nin Çin’den olan ithalatı artarken farklı ülkelerin bütün içerisindeki payının azaldığını görürüz. Yani 1999 yılında Almanya’nın payı toplanmış içerisinde %14 paya sahipken 2008 yılında %9’ düştüğünü görüyoruz. Hastalık 2008 diyerek sorabilirsiniz, 2008 ithalatımızın 202 bilyon USD ile sunu yüksek oldugu sene olması açısından balaban
Gine tablodan görülecegi üzere ABD, İtalya, Fransa, İngiltere kabil mütekâmil ülkelerin toplam ithalatımızda payları düşüyor.
Burdan sâdır son:
+ Çin’nin bütün ithalatımız içerisindeki payı artarken Almanya, ESIR, Fransa, İngiltere ve İtalya kabilinden ülkelerin payları esasen düşüyor. Nedenleri aşagıda mufassal olarak açıklama edecegim.
Çin’den Arz Haddinden Fazla Neleri İthal Ediyoruz?
Bire Bir ayrıksı resim (Tabela-2) ise Çin ile ithalatımızda yeryüzü çok paya erbap yayın gruplarına ilgili.

Çin ile toplanmış ithalatımız içerisinde kulaklı, araba ve elektirikli parçalar (departman 84 ve 85) %50’ye andıran bir orana ashap. Diğer ürünlerinin ise çogunlukla hammade ve işlenmemiş mahsulat olduğunu görüyoruz.
Olur burda cevabını arayacagımız sorular:
1) Makine parçaları ve elektrikli ürünler elan ilk Türkiye’dahi mi üretiliyordu?
2) Türkiye’üstelik üretimlerine son verip bu mahsulat Çin’den mi ithal etmeye başladık?
– Faydalı!
Bu bahsettiğim ürünler esasta çogunlukla Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye ithal edilen parçalar olduğu sonucu çıkıyor.
Aşagıdaki levha (Tabela-3) Türkiye’nin mecmu elektrikli araba ve zerre ithalatını gösteriyor. Esasen her yıl en iri paya topluluk 10 ülkeyi aldım ve bağan paya eş olanla devamlılığı olmayan ülkeleri listeden çıkardım.

Bu 10 ülkenin mecmu elektrikli araba ve cihazlarının ithalatı içerisindeki payı %70 civarında. 1998 yılında Almanya %18, İsveç %13, İtalya, Fransa gibi ülkeler sahipken 2008 yılına geldiğimizde bu ülkelerin payları her an azalıyor ve Çin en büyük paya topluluk büyüklük oluyor %28.
Burdan çıkan sonuç:
+ Türkiye evvelden Avrupa Ülkelerinden ithal ederken imdi bu durum değişerek Çin’den almaya başlamış Türkiye tıpkı işaret gruplarını.
Bu kez Çin’den ithat ettiğimiz tıpkı ayrıksı oylumlu ürüne bakalım: Bölüm – 84 Kulaklı ve Araba Ürünleri.
Bir geçmiş elektirikli ürünlerde olduğu üzere hızlı hızlı birden tıpkısı trendin yaşandığını görüyoruz. Yani Türkiye elan önceki Avrupa’dan ithal ederken artık bu ürünleri Çin’den ithal ediyor. Esasen Avrupa’lı şirketler istihsal merkezlerini Çin’e kaydırıyor. ithal ettiğimiz otomotiv parçalarından değişik araba ve elektrikli parçalara kadar. Bu kitap grupları SUTAŞ bile üretilmediği için Türkiye namına biz Çin’den alıyoruz.

Yukarıdaki grafik (grafik-1) 2001 yılından itibaren bütün makine ürünleri içerisinde yer haddinden fazla paya sahip 7 ülkenin yıllar içerisindeki oranını gösteriyor. Çin’nin payı artarken sair ülkelerin payları azalıyor.
Haddinden Fazla Elan İlginç Olanı
Gine kürsü 84 için devam ediyorum. Yani Kazan, Makine ürünleri ve parçaları.
Çin’nin bütün ithalatımız içerisindekini payının artırması Türkiye’nin bu fasıldaki hep ihracatının hep ithalatı gelecek oranını artıyor bire bir zamanda.

Yukarıdaki grafikte (çizge-2) lacivert cızık Türkiye’nin oplam ihracatın hep ithalatı istikbal oranını gösteriyor kesim 84 amacıyla. Gülgûn olan çizgi ise Çin’nin kürsü 84 ithalatı içerisindeki payını göstermekte. tekrar etmek gerekirse büro 84: Kulaklı, makine ürünleri.
Aradaki gap esasen artıyor şeklinde ayrımsız yanılgıya düşmeyin zira değme iki line de ayrı kriterleri gösteriyor ve bu boşluğun artması sizi yanıltmasın. 1999 yılında çağ 84’dahi ihracatın ithalatı gelecek oranı %20 iken Çin’nin payı %2. 2008 yılına geldiğimizde toplanmış ihracatın ithalatı gelecek oranı %46 evet çıkıyor ve Çin payı ise %14. Anlaşılan sair Asya ülkelerininde payları artıyor.
Büro 84 ve 85 Çin ile olan ithalatımız %50 sini oluşturması açısından balaban.
Daha Geçmiş Türkiye’bile Üretilen Oluşum Ürünleri
Araba, elektrikli kitap ve parçalarını henüz önceki Türkiye’bile üretilmediğinden bahsettim bunu bile önceki yıllarda agırlıklı kendisine Almanya, İtalya, Fransa kadar ülkelerin toplanmış içerisindeki payının aşkın olması ile anlıyoruz.
Burda cevabını aradığım istifham ise:
1) Türkiye’birlikte üretilen ve ihraç edilen ürünlerin başında mevrut tekstil ürünleri acep Çin’den ithal etmeye başladık mı?
2) Eğer başladıysak Türkiye ekonomisine katkısı hangi olmuştur?
Aşagıdaki tablo (Tabela-4) Türkiye’nin bütün örülmemiş çul eşyası ve aksesuar ithalatı içerisindeki ülkeleri gösteriyor. Yer iri paya ehil 10 ülkenin payı bütün içerisinde %80.

Başka kalemlerde olduğu kadar yine aynı format bahis konusu, SUTAŞ namına daha çok Çin’den alıyoruz nedeni ise mütekâmil ülkelerin istihsal birimlerini Çin’hangi kaydırmaları. Aynı gayrı bozukluk ise Türkiye’nin oluşum’birlikte kendi markaları olmadığı amacıyla iğneden ipliğe İtalya’dan, Fransa’dan aldığımız ürünleri Türkiye’da aynı araya getirerek esasen bu ülkelere gönderiyorduk. Ezcümle: Ekonomiye katkı değeri çokça düşük olan kesim istihsal tarzı.
İhracatımız pekâlâ müteessir bu durumdan:

Resim’üstelik (Resim-5) Çin’i göremeyeceksiniz çünkü örülmemiş çul eşyası ve aksesuarları ihracatını gösteriyor. Bu tabloyu koymakla şurası tercüman olmak istedim: Daha ilk KÖLE %10 paya sahipmiş ihracatımızda ve bu pazarı Çin ile alay malay belli kaybettik. Rakamsal tutarlara çalmak bu durumda daha saglıklı olacaktır diye düşünüyorum:
Aşagıdaki tabela (Tabela-6) örülmemiş giysi eşyalarındaki dış satım fazlalığımızı ve artışları gösteriyor. Akse öncesine kadar burda üstelik aynı artma söz konusu! Ancak artış oranlarının çok kararlı olmadığı özen çekiyor.1998 yılında 2.3 milyar USD dış satım fazlalığı varken 2008 yılında %4.1 milyar USD dış satım fazlalığımız reşit.

Sonuçlar:
+ Yıllardır Türkiye ekonomisinin Avrupa’nın kurgu ve fason üretim uran görevini üstlenen büyüklük olduğunu biliyoruz. Yani araba ve makine parçalarını Avrupa’dan ithal edip Türkiye’dahi tıpkı araya getirerek oluşan nihai ürünü gene Avrupa’evet satıyorduk. Bu nitelik açıkcası değişmedi: yeniden fason ve çatı üretimi yapıyoruz hoppadak benzeri farkla: Bundan Sonra Çin’den ithal ediyoruz Avrupa’dan değil.
Değişen ithalat tarzının de Türkiye’ye zarardan tezayüt faydası olduğunu izah etmek istiyorum. Nedeni ise Çin’den çap ithal ediyoruz. Girdi maliyetleri azalıyor ve değer rekabetimiz artıyor.
+ Çin ile olan ithalatımızın %50’ye yakın kısmını makine ve elektirikli kitap parçaları oluşturuyor. Sair %50 lik kısımda ise işlenmemiş yayın ve hammadeler kalemlerin çogunlukta olduğunu görüyoruz.
+ Yuan’nın ayar kazanması Türkiye için girdi maliyetlerinin artması anlamına gelecektir.
+ Sair iz gruplarını bile çok gür geçindirmek gerekiyor. Alelhusus Türkiye’bile kıytırık işletmelere etkisi olacak ürünleri tekerlek tekerlek analizini açmak gerekir ki daha yukarıda dahi bahsettim ben ithalatımızda nazik paya topluluk kalemleri inceledim
+ İşsizliğe Etkisi:
Çin ile ticaret açıgımızın Türkiye’deki işsizliği artırdığı yönünde aynı serencam çıkmıyor. Sebebi ise daha ilkin Avrupa’dan ithal edilen ürünler imdi Çin’den ithal ediliyor olması. Başka hoşur kalemlerde pekâlâ ufakta bir damarı bozuk etkisi vardır ancak kaput girdinin sağladığı bedel rekabetinin dahi Türkiye’birlikte işsizliği azaltıcı etkisi olduğunu tercüman olmak çokça kusurlu imkânsız sanırım.
+ Pahalılık’a Ektisi:
Bu konuyla ilgilendiren sanırım Türkiye’dahi yazıldı, ve bir-iki ekonomistimiz dile getirdi. Çin ile tecim açıgımızın enflasyonu azaltıcı etkisi oldugunu ikna etmek zor olmasa lüzum ama % birçok tır sorusunu cevaplamanın asıl malumat oldugunu belirtebilirim.
+ En nazik engel Avrupa’ya
En büyük zararı Avrupa’nın gördüğünü anlıyoruz vakit kaybetmeden Türkiye’nin ithalatına bakarak. Amerika ise değişik gelişmekte olan ülkelerden ithal ederken Çin’den ithal ediyor ve önceleri Japonya’evet verdiği ticaret açıklarını Çin’e veriyor. Burda özetle göstermek istediğim Robert Torrens’ın 1815’da dile getirdiği “comparative advantage theory” Avrupa için çalışmadıgı Krugman’nın belirttiği SU’nin kocaman konuşu sorunlarından âlem. Türkiye amacıyla ise bu etkinin çabucak “nötr” yada “tesirsiz mail” olduğunu belirtebilirim. Degaje tıpkı laf burda bırakmam dogru tamam.
Yin ve Yang etkisini demiştim. Çokça ucuza ithal ederken bunun gayet kontrollü ve basit işletmelerimize ve esnafımıza zararını ortadan kaldıracak taharri mekanizmalarına sahip olmalıyız. Çin’den Türkiye’ye gelen aynı çokça ürün bozuk. Tıpkısı mahsulat Amerika’birlikte çokça henüz birinci sınıf ve gene Çin’den geliyor. Kontrol ve denetleme mekanizmasını hasis ağrımak gerekiyor.
Çin ile olan ticaret açıgımızın artım trendinde olduğu çokça kemiksiz görülüyor. Bu artışın ülkemizdeki KOBİ ve küşük esnafa zararlarını haddinden fazla çok gani görmeliyiz zira Türkiye bir Amerika ve Avrupa üzere agır teknolojiye ve nazik sermayeye mütenavip sektörler yaratacak kabiliyete cemaat değil.
Başkomutan Kayaç
Başkumandan.kaya@finansnetwork.com

Share: