Türk siyasi tarihine “postmodern darbe” namına geçen 28 Küçük Ay süreci Türk ekonomisine üstelik ciddi darbe vurdu.
Derlemelere göre, “postmodern çarpış” namına nitelendirilen 28 Şubat 1997’deki Milli Asayiş Oturmuş (MGK) toplantısının üzerinden 24 yıl geçti.
Devlet ekonomisinde onarılması zor yaralar açan ve bazen değerlendirmelere göre yüzlerce milyar dolarlık iktisadi maliyete illet olan 28 Gücük Ay dönemi, 2001 krizine giden yolun taşlarını döşedi.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun 2012’bile açıkladığı rapora göre, 1997-2000 döneminde sermaye kesimine 34 bilyon dolarlık bedava repo ödemesi yapıldı. 1997-1999 döneminde nema giderleri 5 intaç, 2000 yılı karışma edildiğinde ise 9,4 hatim arttı.
TMSF’ye devredilen banka sayısı 1997’den 2001 krizine kadar sabık sürede 20’yi aştı. Faiz harcamalarının GSYH’ye oranı 1997’birlikte yüzdelik 5 iken 2001 yılına gelindiğinde bu kerem yüzdelik 17 düzeyine daha çok.
Gestalt Bankası verileri dikkate alındığında ise mezkûr dönemde dolar karşısında TL okkalı oranda ayar kaybetti. Bu çerçevede 28 Küçük Ay 1997’da 122,1 lira olan dolar/TL paritesi 26 Açıklık 2000 itibarıyla 5,5 bitirme artarak 675 liraya yükseldi.
Döviz kurundaki artım özellikle ara malı başlamak için ithalatın maliyetini majör oranda artırırken, buna koşut namına hususi sektörün dış borcuna balaban bire bir dara getirdi.
Yatırımlar durdu, piyasada müphemiyet kelle gösterdi
söz konusu MGK’nın ardından başlayan süreçte yatırımlarda sakinlik, piyasalarda müphemlik ser gösterdi. Bu kapsam büyüme rakamlarına de kontra yansıdı.
Türkiye ekonomisi 1997’bile yüzde 7,5 büyürken, 1998’bile tahaccüm hızı yavaşladı ve yılı yüzdelik 3,1 büyümeyle kapattı. Tutum, sürecin kontra etkileriyle 1999’üstelik yüzde 3,4 daraldı. 2000 yılındaki yüzdelik 6,6’lık tahaccüm, aynı eski yılın kayıplarını aynı zerre gidermesine karşın, Türkiye, 2001’deki iktisadi krizinin etkisiyle yüzde 6 küçüldü.
Enflasyon verileri açısından değerlendirildiğinde ise 1995’te yüzde 125,9 seviyelerini gören para şişkinliği, Gücük Ay 1997 bakımından yüzde 77,7’ye büyüklüğünde gerilemişti. Sürecin ekonomiye inatçı etkisi dolayısıyla pahalılık, Antrakt 1997’dahi yüzdelik 99,1’e yükseldi.
Enflasyon oranı 1999-2001 döneminde yer bağan yüzdelik 39, arz faziletli yüzdelik 69,7 olarak hesaplanırken, fakat 2004’te biricik haneli rakamlara indi. Antrparantez 1997’dahi 1 milyon 551 bin namına hesaplanan aylak sayısı, 1999 bakımından 278 bin yaşama artarak 1 milyon 829 bine imdi. Bu işsizlerin yüzde 48,6’sını 15-24 yaş grubundaki çoluk çocuk oluşturdu.
“28 Küçük Ay, 2001 krizine sürükleyen gerçek hareketli”
Hür Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Abdurrahman Kaan, AA muhabirine konuya ilişik yaptığı açıklamada, lazım askeri icap sivil olsun cümle darbelerin esas amacının gerçeklik, servet ve dirimlik transferi olduğunu söyledi.
Kaan, “28 Şubat 1997’de yaşanan darbenin üstelik, kendisinden ahir yıllarda artma kaydeden banka hortumlamaları ve yolsuzluklarla aracısız alakalıdır ve bu süreç Türkiye ekonomisini 2001 yılında yaşayacağı balaban hesaplı krize sürükleyen başlıca etkili olmuştur.” dedi.
Türkiye ekonomisinde nema oranının ahir yıllarda düştüğünden bahseden Kaan, “2000 yılında milli gelirimiz 201,6 milyar dolar iken 2001’üstelik 144,6 bilyon dolara büyüklüğünde gerilemiş ve böylelikle milli gelirde 57,2 milyar dolarlık bire bir kaybolma olmuştur.” diye konuştu.
Kaan, 28 Küçük Ay’ın Türkiye ekonomisi üzerindeki en meydanda etkisinin finansal kesime olduğunu kaydederek, 1994-2003 yıllarında hep 25 bankanın TMSF’ye devredildiğini, bunlardan 20 tanesinin 1997-2002 yılları arasında yaşandığını, umum konulan bu bankaların fona antlaşma zararının 17,3 bilyon dolar olduğunu bildirdi.
Yıllık sermaye girişi tutarında sayı farkı namına milli gelirin yüzdelik 2’sinin alınabileceğini ifade eden Kaan, “1997-2000 yıllarında Türkiye’ye kısaca 20 bilyon dolar kemiksiz doğrudan yabancı sermaye girişi olabilirdi. Fakat 28 Küçük Ay sürecinin baltaladığı sermaye girişi, bu dönemde sadece 3,5 bilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Sonunda sürecin ecnebi resülmal girişi üzerindeki etkisi 17 milyar dolar oldu.” açıklamasında bulundu.
“Ekonomiye zararı 250 milyar doları aştı”
Abdurrahman Kaan, siyasi istikrarsızlığın meydana getirdiği belirsizliğin üstelik amme dengesizliğini artırdığını belirterek, faizlerin artmasının aynı taraftan büyümeyi istikrarsızlaştırdığını, diğer taraftan dahi kaynakların yatırımlara yönelmesin, engellediğini ve rant ekonomisinin gelişmesine neden olduğunu söyledi.
bahis konusu rant ekonomisinden yeryüzü büyük zararı Türk halkının gördüğünü dile getiren Kaan, askeri engelleme öncesinde 4 bin dolar seviyesinde olan kişi başına gelirin bu seviyeyi ancak 2003’te aşabildiğini, mevki ekonomisinin bildirme az 6 senelik türbülansa sokulduğunu vurguladı.
Kaan, “Bugün bahis konusu dönemin konuşu etkilerine yönelik yapılan araştırmaların sonuçları ayrımlılık gösteriyor olsa dahi 28 Şubat’ın muhtemel iktisadi etkilerinin 250 bilyon doların üzerinde olduğu anlayış edilmektedir. Bu bağlamda darbenin askeri evet da sivil kanattaki bilcümle faillerinin köken, mülk ve dirimlik transferi noktasında Türkiye ekonomisine oldukça çetin ayrımsız tahribat yaşattığı aşikardır.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye uluslararası envestisman içre koparıldı”
Rum Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Umumi Başkanı Orhan Görgülü ise, 28 Şubat darbecilerinin insanların haysiyetini, onurunu ve kariyerini çaldıkları kabil büyüklük ekonomisine 230 bilyon dolar engel verdiğini söyledi.
İçi boşaltılan bankaların devlete yüklenmesi, gecelik faizlerin yüzde 7 binlere yükselmesi, enflasyonun yüzdelik 70’lere çıkması, amme borcunun milli gelire oranının yüzdelik 80’e ulaşması gibi gelişmelerin ekonomiye ve millete darbe üstüne darbe vurduğunu dile getiren Işıklı, şu değerlendirmelerde bulundu:
Berceste hükümetin sonsuz murat seçilmesi, postmodern darbecilerin insan doğruluk ve hürriyetlerini murat alması Türkiye’nin arsıulusal mecralarda itibarını sarsmış, atılganlık ortamı zedelenerek Türkiye özellikle arsıulusal yatırım ortamından kopartılmıştır. Dönemin Avrupa Soylu Erki Topluluğu ile yapılan barışma ile 1996 yılında Gümrük Birliğine dahil olan Türkiye beklenen ölçüde doğrudan ecnebi sermaye çekememiştir. 1997’birlikte 1,7 bilyon dolarlık izin sunulan ecnebi yatırımdan vakit kaybetmeden 800 milyon dolarlık kısmı fiilen gerçekleşebilmiştir. Türkiye, postmodern darbenin ekonomiye yansımasını gösterişli bir bedelle ödemiştir.
“Yeşil anamal tabiriyle benzeri itilaf hisse senedi yapamaz hale getirildi”
Tamam Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Doğan bile, gelecekle ilişkin belirsizlikler doğuran proses zımnında ekonominin büyük incitici aldığını belirterek, “Özellikle iş dünyasının ayrımsız bölümünü oluşturan hisse senedi insanlarının girişimlerinin ‘yeşil sermaye’ olarak nitelendirilmesi ve gelişim yapamaz hale getirilmesi, ülkemizin üretkenliğine da darbe vurdu, bu işletmelerin çalışanlarını gelecek endişelerine atıf etti.” dedi.
Darbenin ekonomiye verdiği zararlardan bahseden Doğan, “Ancak temel zararlardan birisi bile; ‘hisse senedi dünyasının psikolojisinde öğün açan tahribat dolayısıyla ekonominin kırılganlığının artmasıdır.” diyerek konuştu.
Doğan, Türkiye’nin arsıulusal platformlarda prestij kaybından bahsederek, şu ifadeleri kullandı:
Belirsizliklerin arttığı, cesaret ortamının namevcut olduğu ve ekonominin geleceği ile ilgilendiren endişelerin arttığı ortamlarda yıpranmamış envestisman bekleyemezsiniz. Tersine var olan yatırımlarda bu ortamdan çıkmanın yollarını arar. Ülkemizdeki ara sıra yerel firmalarımız hele Küçük Asya sermayesi çöküşe sürüklenirken, yabancı resülmal girişi durdu. Darbenin resülmal piyasalarına etkisi dahi menfi oldu. İMKB’üstelik günlük meydana gelen kurgusal dalgalanmalar birçok yatırımcının parasını kaybetmesine kere açarken, ülkemizde anamal piyasalarının gelişimi gecikti.
Doğan, darbenin bölüt verdiği zararlara değinerek, vatandaşın çekicilik gücünün düştüğünü, kronik problemlerinden tasarruf edememe ve tasarrufları ekonomiye kazandıramama sorununun arttığını anlattı.